Ve gördüğünüz gibi, şempanzeler, her bir şempanze bir üçgen, öngörümüz olan karenin etrafında dairelenmişler. | TED | وكما ترون، الشمبانزي، كل الشمبانزي مثلث واحد، و دائره حولها، تحوم حول التنبؤ بذلك. |
Şempanze beynine kıyaslayarak insan beynine bakarsanız, gördüğünüz şey esasen çok büyük bir şempanze beynimiz olduğu. | TED | إذا تأملت العقل البشري مقارنة بعقل الشمبانزي، ما ستلاحظه هو امتلاكنا لعقل الشمبانزي ولكن بحجم كبير. |
Bahse girerim, benim kokain bağımlısı bir şempanze ile ilişki yaşadığımı umuyordun. | Open Subtitles | أراهن على أنك كنت تتمنين لو كانت لدي علاقة غرامية مع شخص يشبه الشمبانزي |
İşte böyle, bilgisayar kullanan bir şempanze. | TED | لذلك نحن هنا، شمبانزي يستخدم الحاسب الآلي. |
bir şempanze bunu izliyor, bu animasyonları gösterdiğimiz bir bilgisayar ekranını izleyen gerçek bir şempanze. | TED | وهناك يتفرج الشمبانزي، شمبانزي حقيقي يشاهد شاشة حاسوب حيث تم تشغيل هاته الرسوم المتحركة. |
O, kurabiye yiyebilmek için belli şeyleri tekrarlayan bir şempanze değil. | Open Subtitles | إنها ليست مجرد قرد يقوم بتكرار نمط لأجل الحصول على الطعام |
Böyle iyi gizlenmiş bir iğnesiz arı yuvasına... ancak bir şempanze girebilir. | Open Subtitles | الشمبانزي فحسب في مقدوره اقتحام عش يعود لنحلٍ منزوع الإبر وحسن الستر كهذا |
Tabii ki haberleşirler, fakat asla bir şempanzeyi uzaktaki bir şempanze grubuna muzlar ya da filler hakkında bir konuşma yapmak için seyahat ederken göremezsiniz. Ya da onları ilgilendiren başka bir konu hakkında. | TED | بالطبع هي تستطيع التواصل، ولكن لن تعثر على قرد شمبانزي يسافر إلى جماعة شمبانزي بعيدة ليلقي عليهم محاضرة عن الموز، أو عن الفيلة. أو بخصوص أي موضوع يثير اهتمام قرود الشمبانزي. |
Size Tanzanya ormanlarından bir şempanze gibi selam vermek istiyorum- Ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh, ooh! | TED | ولذا، أود أن أُحييكم، بتحية الشمبانزي في غابات تنزانيا -- أووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه، ووه ! |
Eğer bir şempanze bencil bir seçim yaparsa, bu durumda kırmızı marka, onu bize vermek zorunda. Biz markayı alıyoruz, üzerinde iki yemek ödülünün olduğu masaya koyuyoruz, ancak bu durumda sadece sağdaki yemeği alıyor. | TED | وبالتالي فإن اختار هذا الشمبانزي الخيار الأناني، والذي هو في هذه الحالة القطعة الحمراء، عليه أن يعطينا إياها. وبالتالي نلتقطها، ونضعها على طاولة حيث توجد مكافأة غذائين، لكن في هذه الحالة، فقط من يوجد على اليمين يستلم الغذاء. |
Şempanzelerin serbest bırakılmasını ve içinde, her birinde iki veya üç dönümde, iki düzine kadar şempanzenin yaşadığı, 12 ya da 13 ada içeren yapay gölü ile Güney Florida'da muazzam bir şempanze koruma barınağı olan Save the Chimps'e (Şempanzeleri Kurtarın) getirilmelerini istedik. | TED | أردنا بها الشمبانزي، ونحن نريد منهم جلبها لإنقاذ الشمبانزي، للشمبانزيملجأ هائل في جنوب فلوريدا الذي ينطوي على بحيرة اصطناعية مع 12 أو 13 الجزر - هناك نوعان أو ثلاثة أفدنة حيث يعيش عشرين الشمبانزي على كل واحد منهم. |
Bu, teselli. Burada kavgayı kaybeden bir şempanze çığlık atıyor, bir genç yanına geliyor, kollarını sarıyor ve onu sakinleştiriyor. | TED | هذه مواساة. هذا شمبانزي ذكر خسر معركة وهو يصرخ، ويأتي قاصر فيضع ذراعه حوله ويهدئه. |
Bu genç bir şempanze. Genç olanlar yaşlılardan daha iyi, tıpkı insanlar gibi. | TED | هذا هو شمبانزي صغير. الصغار أفضل من الكبار، تماما مثل البشر. |
Yaşlı, dişi bir şempanze yüzü sarkık bir şekilde uyanmış ve veterinerler felç geçirmiş olmasından endişelenmişler. | TED | أنثى شمبانزي كبيرة في السن قد استيقظت مع تدلي في الوجه وكان الأطباء البيطريون قلقين من أنها قد أصيبت بسكتة دماغية. |
Böylece bu şempanzeler, Afrika'ya mümkün olduğunca yakın bir ortamda diğer şempanzelerle beraber gerçek bir şempanze hayatı sürebileceklerdi. | TED | و هذه الشمبنزي تعيش اذا حياة الشمبنزي, مع شمبانزي أخرين في محيط يشبه كثيرا افريقيا. |
Böyle bir hikayeye hiç bir şempanze inanmayacaktır. | TED | لن يصدق أي قرد شمبانزي هذه القصة على الاطلاق. |
O bir şempanze. | Open Subtitles | أنه مجرد قرد |