Gökkuşağı partisi dedikleri bir şey için iki fahişe gelecekmiş. | Open Subtitles | عاهرتين قادمتين لشيء ما يسمى حفلة قوس قزح |
24 saat önce benim olan bir şey için kredi almamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | هل تريدني أ، آخذ قرضاً على شيء كان ملكي مجاناً قبل 24 ساعة؟ |
Hayatımı böyle bir şey için neden tehlikeye attığımı öğrenmek istiyordu. | Open Subtitles | هو يريد أن يعلم لماذا أخاطر بحياتي من أجل شيء كهذا؟ |
Garip bir şey için para teklif eden oldu mu? | Open Subtitles | أي زبائن دعارة جدد عرضوا عليك مالاً لأجل شيء غريب قليلاً؟ |
Beni aradı. Önceki gün burada geçen bir şey için çok üzgündü. | Open Subtitles | لقد تكلم معي وكان محبطًا جدًا من شيء حدث هنا ذاك اليوم |
Hepimizin kullandığı bir şey için senin kovulmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن أدعك تطرد من أجل شيئ نحن جميعنا فعلناه |
bir şey için çok istekle dua etsen ve gerçek olsa çok havalı olmaz mıydı? | Open Subtitles | أنا أقصد , أليس من الجيد أن تصلي بعمق لشيء ما و يحدث بالفعل ؟ |
Delireceksen, delireceğin bir şey için delirmelisin. | Open Subtitles | . عليك أن تكون غير منطقي لشيء ما . كن مجنون لذلك |
Belki de böyle bir şey için özür dilemenin bir yolu yoktur. | Open Subtitles | ربما ليس هنالك طريقة للقيام بتعويض لشيء ما مثل ذلك |
Sen de öldürmedin. Elinde olmayan bir şey için kendini suçlama. Biliyorum. | Open Subtitles | ولا أنت يا بني، لا تلم نفسك على شيء خارج عن سيطرتك |
Tanışmamızdan yıllar evvel yaptığım bir şey için beni cezalandıramazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ معاقبتي على شيء فعلته قبل سنوات من إلتقائنا |
Buraya bir şey için geldin, ama ben başka şey duyuyorum. | Open Subtitles | أنت أتيت إلى هنا من أجل شيء واحد لكني أسمع آخر |
Kadının bacağı zaten mahvolmuş bir de varlığından bile emin olmadığımız bir şey için göğsünü yarıp açmamıza hiç gerek yok. | Open Subtitles | هذه المرأة تم بتر ساقها للتو. وليست في حاجة لأن يتم فتح صدرها من أجل شيء لسنا متأكدين حتى من وجوده. |
İnsanlar hayatlarını kendilerinden daha önemli bir şey için riske atıyorlar. | Open Subtitles | ألم يثيرك هذا؟ بعضهم خاطروا بأنفسهم لأجل شيء أكثر أهمية من حياتهم |
Olağandışı özellikleri vardır ve bu yüzden bunu önemli bir şey için saklıyordum. | Open Subtitles | لها نتائج مميزة لذا احتفظت بها لأجل شيء مهم |
bir şey için özür dilemem gerektiğini anladım ama ne olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا واثق بأن علي الإعتذار من شيء ولكن لا أعرف ما هو |
Ufacık bir şey için çok fazla zahmet. Anneliği seviyorum. | Open Subtitles | يبدو إني سأواجه المتاعب من أجل شيئ تافه كما بالأمومة |
Her sabah uyanınca yalnız bir şey için dua ediyorum. | Open Subtitles | استيقظ كل يوم وادعوا الله بشيء واحد فقط.. |
Bir şey demeden önce bilmenizi isterim ki bu virüsün böyle bir şey için kullanılabileceğini hiç hayal etmemiştim. | Open Subtitles | حسنٌ، قبلما تنطق بكلمة، فاِعلم أنّي لم أتصوّر قطّ استخدام الفيروس لغرض كهذا، أعني أنّي طبعًا أمكنني تصوُّر ذلك. |
Böyle bir şey için ne kadar hazır olabilirlerse tabii. | Open Subtitles | بقدرما يُمكنّهم الشعور بالجهوزية لشيءٍ كهذا |
Benim ülkemde erkekler hiç bir şey için kadınlardan özür dilemez. | Open Subtitles | هو من بدأ هذا في دولتي , الرجل لا يقول للمرأة أنه آسف على أي شيء |
Sebep olmadığım bir şey için azar işitmek istemiyorum sadece. | Open Subtitles | فقط , أنت لا تريد أخذ هذا الأعتقاد لشئ ما , أنا لست السبب |
Yapmadığı bir şey için birinin ömür boyu hapse girmesine izin veremem. | Open Subtitles | لا أريد ان ارى رجلا يقضي بقية حياته بالسجن لشيء لم يفعله |
Büyümem ve bu kadar özel bir şey için hazır olmam benim için biraz zaman aldı. | Open Subtitles | لقد اخذ مني وقتا لأنضج لأكون جاهزا لشيئ مميزا كهذا |
Ya da aleti çok daha kötü bir şey için kullanabilir. | Open Subtitles | أو... يقوم بإستخدام الجهاز لشيئاً أكثرسوءاً |
Şimdi yapmadığı bir şey için onu çocuklarından uzaklaştıracak mısın? | Open Subtitles | الأن,أنت سوف تأخذها بعيداً عن أطفالها بسبب شيء لم ترتكبه |