Ulusal yarışma hakkı kazanmak için yaşadığım onur kırıcı başarısızlıktan sonra ben ve Cheerios'larım için yılın sonuna kadar yapacak bir şey kalmadı. | Open Subtitles | بعد فشلي المذل للتأهل للبطولة الوطنية ليس هناك شيء لي أو لمشجعاتي |
Bana söyleyebileceğin hiçbir şey kalmadı ve benim de sana söyleyebileceğim bir şey kalmadı baba. | Open Subtitles | لا يوجد ما يمكنك أن تقوله لي و لا يوحد ما سأقولك لك أبي |
Yiyecek bir şey kalmadı. Sabah silip süpürdün. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء للأكل فقد تناولتَ الطعام كله هذا الصباح |
# Her şeyi gördüm artık Görecek bir şey kalmadı # | Open Subtitles | رأيت كل شيء لا يوجد شيء آخر لأراه |
Artık konuşacak bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى أي شيء لننقاش. |
Hâlâ yanıt vermiyor. Yapabileceğimiz bir şey kalmadı. | Open Subtitles | مع ذلك لاتوجد اى استجابه لا يوجد شئ يمكننا فعله |
Belki de endişelenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لربما ليس هناك شيء يمكن القلق بشأنه |
Dışarıda senin için bir şey kalmadı artık. | Open Subtitles | ليس هناك شيء يخصكِ بالخارج بعد الآن. |
Ama artık onun yok ettiğini iyileştirecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | والآن لا يوجد ما يستطيع أن يعالج ما دمره |
Ama artık onun yok ettiğini iyileştirecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | والآن لا يوجد ما يستطيع أن يعالج ما دمره |
Bu konuda konuşamayız çünkü diyecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يمكننا التحدث عن ذلك لأنه لم يتبقى شيء لنقوله. |
# Her şeyi gördüm Görecek bir şey kalmadı # | Open Subtitles | رأيت كل شيء لا يوجد شيء آخر لأراه |
Hayır. Söylenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | كلا، لم يتبقى أي شيء لقوله |
Tabi ki yaparsın. Kapanış iddianameleri dışında bir şey kalmadı. | Open Subtitles | بالطبع يُمكنك لا يوجد شئ سوى الكلمه الختاميه |
Sanırım artık senin bir geri zekâlı olduğun dışında söylenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | حسناً ، أعتقد انه لم يبقى شيء لقوله ألا أنك أحمق |
Artık Dünya'da bana ait bir şey kalmadı zaten. | Open Subtitles | لم يتبق شيء بالنسبة لي في هذا العالم على أي حال |
Artık kıracağın bir şey kalmadı Billy. | Open Subtitles | ـ لم يعد هناك شيئاً لتحطمه ـ أخبريني بالحقيقة |
Fazla bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد بعيداً كثيراً الآن |
Evet, söylenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | حسنا لا يوجد شيء أكثر من ذلك يمكن أن أقوله |
Dışarıda görmeye değer bir şey kalmadı nasılsa. | Open Subtitles | لمْ يعُد هناك شيء يستحقّ الرؤية بأيّ حال. |
Sakın... Sakın... Tutunacak bir şey kalmadı artık! | Open Subtitles | لم يعد هناك شيء لأتعلق به ألا تفهم الامر |
Bu ıssız yollarda hiç bir şey kalmadı. Tüm hayatımı onunla hayal ettim. Her anımı onunla gördüğümü söyledim. | Open Subtitles | " لم يتبقى لي شيئاً في هذه الطريق المهجورة " " أقول لنفسي في كل لحظة " |
Sanırım konuşacak başka bir şey kalmadı. | Open Subtitles | أظن أنه لم يعد هناك ما يمكن أن نتحدث بشأنه ، إذاً |