"bir şeyler yapmaya" - Translation from Turkish to Arabic

    • القيام بشيء
        
    • أفعل شيء
        
    • عمل شيء
        
    • تقوم بشيء
        
    • بناء شيء
        
    • بفعل الأمور
        
    • أن أفعل شيئاً
        
    • نفعل شيئاً
        
    bir şeyler yapmaya mecbur hissettim, bu yüzden gidip kocayla yüzleştim. TED لقد شعرت بضرورة القيام بشيء لذلك توجهت إلى هناك وواجهت زوجها.
    Bu durumdan sıkılan Muungano adında bir yerel gecekondu sakinleri federasyonu, bir şeyler yapmaya karar verdi. TED بعد أن ضاق ذرعاً من مثل تلك المواقف، قرر اتحاد محلي للسكان بالعشوائيات يُدعى مانجونا القيام بشيء في هذا الشأن.
    Sizi bilmem ama ben geleceğim için bir şeyler yapmaya kararlıyım. Open Subtitles لا أعلم ماذا عنكم، ولكني أنو أن أفعل شيء في حياتي.
    Ve Moshe Tavor gibi askerler bir şeyler yapmaya kararlıydı. Open Subtitles "وجنود مثل "موشيه تافور صمّمُوا على عمل شيء حول ذلك
    Yıldönümümüz için her zaman bir şeyler yapmaya çabalıyorsun. Open Subtitles أنت دائماً تحاول أن تقوم بشيء لطيف في عيد زواجنا
    Kimimiz bu mücadeleye dayanamadı ama çoğumuz hala dimdik ve Ark'taki kazazedeleri arıyor vahşi hayatta bir şeyler yapmaya çalışıyoruz... bir ev yapmaya. Open Subtitles "البعض منا تحطم ولكن معظمنا مازالوا هنا، يبحثون عن ناجين آخرين من الـ(آرك)" يحاولون بناء شيء حقيقي ويظل للأبد من البرية ..
    Hayır, dışarı çıkalım istedim çünkü bence bir şeyler yapmaya tekrardan başlama vaktimiz geldi. Open Subtitles لا، فقد أردتُ أن أتأنّق وأخرج لأنِّي أظن أن الوقت قد حان لنبدأ بفعل الأمور مجددًا
    Güzel bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Seni çıkarmaya geldim. Open Subtitles حاولت أن أفعل شيئاً لطيفاً جئت إلى هنا لنخرج
    İdam cezası hakkında bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. TED نريد أن نفعل شيئاً بشأن عقوبة الإعدام.
    Çünkü bir şeyler yapmaya çalıştıkça cezasını biz çekiyoruz. Open Subtitles لأنك كلما حاولت القيام بشيء ما ، له نتائج عكسية
    Senin için eğlenceli bir şeyler yapmaya çalışıyordum ve bu benim için gerçekten kötüye gidiyor. Open Subtitles وقد كنتُ فقط أحاول القيام بشيء ممتع لأجلكِ، وهذا سيسير بنحو سيئ للغاية لي.
    Çocuklar dünya hakkında eleştirel düşünmeyi öğrendiklerinde gördükleri adaletsizliği fark eden ve sorgulayan ve bir şeyler yapmaya çalışan ilgili vatandaşlar hâline gelirler. TED وعندما يتعلم أطفالنا التفكير النقدي حولهم يصبحون من المواطنين الملتزمين يدركون ويتساءلون عن الظلم عندما يرونه والعمل على القيام بشيء حيال ذلك.
    Onlar için bir şeyler yapmaya karar verdik. Open Subtitles فقررنا القيام بشيء حيال الموضوع
    Özellikle günümüzün kamu alanlarında, kadınlara yapılan ikiyüzlü muameleyi de düşününce bu konuda bir şeyler yapmaya karar verdim. TED بجانب النفاق في كيفية معاملة النساء، وخاصة في المساحت العامة اليوم، قررت أن أفعل شيء ما حيال ذلك.
    Bu odanın boş kalması moralimi bozuyordu ben de aklımı dağıtacak sağlıklı bir şeyler yapmaya karar verdim. Open Subtitles فراغ هذه الغرفة كان يؤرقني لذا قررت أن أفعل شيء صحي يبعد عقلي عن التفكير بكِ
    Ben de bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Open Subtitles -لذا حاولت أن أفعل شيء حيال هذا
    Hâlâ bu konuda bir şeyler yapmaya çalışmana sevindim. Open Subtitles أقدر أنك لا تزال مصراً حول عمل شيء لدرء هذا.
    Hoş bir şeyler yapmaya çalışıyorum şurada, seni avanak. - Kart seç. Open Subtitles أنا أحاول عمل شيء لطيف خذي ورقة
    Git bir yerlere, uzaklaş bu işten ve iyi bir şeyler yapmaya çalış. Open Subtitles فقط ارحل بعيدا اعتزل هذا العمل وحاول أن تقوم بشيء جيد
    Çek git bir yere şu işten kendini kurtar ve iyi bir şeyler yapmaya çalış. Open Subtitles فقط ارحل بعيدا اعتزل هذا العمل وحاول أن تقوم بشيء جيد
    Kimimiz bu mücadeleye dayanamadı ama çoğumuz hala dimdik ve Ark'taki kazazedeleri arıyor vahşi hayatta bir şeyler yapmaya çalışıyoruz... bir ev yapmaya. Open Subtitles "البعض منا تحطموا ولكن معظمنا مازالوا هنا، يبحثون عن ناجين آخرين من الـ(آرك)" يحاولون بناء شيء حقيقي ويظل للأبد من البرية ..
    Kimimiz bu mücadeleye dayanamadı ama çoğumuz hala dimdik ve Ark'taki kazazedeleri arıyor vahşi hayatta bir şeyler yapmaya çalışıyoruz... bir ev yapmaya. Open Subtitles بعضنا تحطموا جرّاء ذلك، ولكن أغلبنا مازالوا أحياء يُرزقون، "يبحثون عن ناجين آخرين من الـ(آرك)، محاولين بناء شيء حقيقي ودائم من البرية...
    Kadınları bir şeyler yapmaya ikna edebilen biri olsaydım 20'li yaşlarımın çoğunu banyoda geçirmezdim. Open Subtitles هيا، إن كنت نافعا بإقناع النساء بفعل الأمور لما كنت امضيت معظم العشرينيات من عمري بالحمام
    İnsanları bir şeyler yapmaya ikna etmekte iyisindir, değil mi Mary? Open Subtitles فأنت جيدة في إقناع الناس بفعل الأمور أليس كذلك (ماري)؟
    Devamlı bir şeyler yapmaya çalışmasaydım, burada olamazdın. Open Subtitles إن لم أحاول دائماً أن أفعل شيئاً لم تكوني لتصبحي على قيد الحياة
    bir şeyler yapmaya çabalıyorum, o kadar. Open Subtitles أنا أحاول فقط أن أفعل شيئاً هنا
    Ve bunun sonucunda, faydalı olacak bir şeyler yapmaya karar verdik, ilk olarak dipteki grup, yani Afro-Amerikan öğrencilere ve daha sonra İspanyol öğrencilere. TED وكنتيجة لذلك، قررنا أن نفعل شيئاً يمكن أن يساعد، قبل كل شيء، المجموعة الأقل مستوى، والطلاب الأفارقة الأمريكان وبعدهم الطلاب الإسبان.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more