Maddelerin bu ağ üzerinden nasıl aktıklarını anlayabilmek için hadi şekerlere olgun bir ağaçtan komşu fidelere dolaşırlarken yaklaşalım. | TED | ولنفهم كيف تنساب المواد عبر هذه الشبكات، لنلقي نظرة مجهرية على السكريات، وهي تسافر من شجرة بالغة إلى شجيرة مجاور. |
Lifleri analiz ettik. Kanarya Adası çamı denilen ender bir ağaçtan, sadece Oregon'da yetişiyor. | Open Subtitles | أما الخشب فهو من شجرة صنوبر نادرة لا تنمو إلا فى ولاية أوريجون |
Olimpos Dağı'nın eteğindeki 1000 yıllık bir ağaçtan düştüm. | Open Subtitles | مصنوعة من شجرة عمرها 1000 سنة على جانب جبل اوليمبوس |
Tıpkı çirkin bir ağaçtan düşmüş ve düşerken dalların hepsine çarpmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | هيّا، يبدوا أنّ الولد قد وقع من الشجرة القبيحة واصطدم بكلّ جذع فى طريقه للأسفل |
Ambar patladığında âsân bir ağaçtan tam tepeme düştü. | Open Subtitles | عندما انفجرت الفتحة سقطت عصا الصلاة الخاصة بك من الشجرة عليّ تماماً |
Çok doğru. Onun, Olimpos Dağı Eteğindeki 1000 yıllık bir ağaçtan yapıldığını söylüyorlar. | Open Subtitles | هذا صحيح ، الناس تقول أنه صنع من شجره عمرها الف سنة |
İncir öyle gözde bir meyve ki, 44 farklı kuş ve maymun türü tek bir ağaçtan sırayla bir nevi vardiya usulü beslenirken görülebilir. | Open Subtitles | اشجار التين شعبية عند اكثر من اربعة واربعون نوعا من الطيور والقرود ما انفكوا يعملون بنظام النوبات على شجرة واحدة |
Muhtemelen bir ağaçtan atlayıp o replikleri de çalar. | Open Subtitles | حتماً سيقفز من شجرة ليسرق تلك الأسطر كذلك |
Yüceliği köklerini toprağa salmasından dönüşümlülüğü ise büyük bir ağaçtan daha çok kendine yetebilmesinden gelir. | Open Subtitles | و متحولة من شجرة اكبر و هذا لحد الان كافي |
bir ağaçtan çıkan dallar gibi bütün bu boyutlar tek bir kaynağa bağlı. | Open Subtitles | فكما أن جميع الفروع تأتي من شجرة واحدة فإن كل بعد من تلك الأبعاد آتى من مصدر مشترك واحد |
on tonluk bir ağaçtan, bir toz taneciğinden daha küçük, minicik tek hücreli bir bakteriye, her şeyi.. | Open Subtitles | كل شيء من شجرة وزنها 10 أطنان إلى خلية بكتيرية أصغر من ذرة غبار |
Hoşumuza giden bir çeşit bulduğumuzda bu ağaçtan bir dal kesip başka bir ağaca aşılayarak bu çeşidi çoğaltırız. Her bir Mekintoş elmasının nesiller boyu aşılanmış tek bir ağaçtan geldiğini düşünmek çılgınca olsa da | TED | فعندما نجد نوعية نحبها، نحاول جعلها تتكاثر عن طريق قطع جزء من شجرة ووضعه في أخرى، وهو شيء غريب لنفكر به أن كل تفاحة من نوع ماكنتوش جاءت من شجرة واحدة تم تطعيمها مراراً وتكراراً من جيل إلى آخر. |
Yani, çirkin bir ağaçtan balıklama iniş yaptığında ağacın bütün dalları yere eğiliyor | Open Subtitles | أعني... صوّرة فتاة تلقت لتوها خبطه على أنفها من شجرة بشعة |
Kuru bir ağaçtan burun üstü düşen ve düşerken de her dalın sıyırdığı bir kızı gözünüzün önüne getirin. | Open Subtitles | أعني... صوّرة فتاة تلقت لتوها خبطه على أنفها من شجرة بشعة |
Vanir'in enerjisi devasa bir ağaçtan gelir. | Open Subtitles | الكبير العادي , يستمد قوته من شجرة مقدسة"؟" |
Resme, ağlamadan bakmayı başarabildiğimde bir ağaçtan fazlasını ve üzerinde olmanın benim için önemini anladım. | Open Subtitles | وعندما أستطيع النظر إليها بدون أن أبكي... أرى أكثر من الشجرة... وكيف عنى لي الجلوس بالأعلى هناك. |
Ölü bir ağaçtan mı korktunuz? | Open Subtitles | هل أنتم خائفون من الشجرة المّيتة؟ |
Sanırım bir ağaçtan düşmüş olmalı. | Open Subtitles | أعتقد أنه سقط من الشجرة |
bir ağaçtan düşüp öldü. | Open Subtitles | سقط من الشجرة ومات |
Bu muhteşem bir ağaçtan çok, artık bir ağ. | TED | هي الان شبكة بدلا من شجره عظيمة.. |
Pier della Vigna kanayan bir ağaçtan sallanmaktadır. | Open Subtitles | جسد بيير ديلا فينيا تعلق من شجره تنزف |