"bir araya gelerek" - Translation from Turkish to Arabic

    • معاً
        
    Hücreler genetik olarak yapmaları gereken şeyleri bilirler. ve bir araya gelerek kasılmaya başlarlar. TED هذه الخلايا تعرف وراثياً وظيقتها، وتبدأ معاً في النبض.
    Bu, kuruluşların bir araya gelerek yiyecekleri kutladığı ve yiyeceklerle yapılacak en iyi şeyin onları yemek olduğunu ve ziyan etmeyi bırakmak gerektiğini göstermesidir. TED إنها وسيلة للمنظمات من أجل أن تجتمع معاً لتقدّر الطعام، لتقول أن أفضل ما يمكن فعله بالطعام هو تناوله والاستمتاع به، والتوقف عن تبديده.
    Bizim gezegenimiz de dahil, bunun gibi taş yığınlarının bir araya gelerek gezegenleri oluşturduğu ortaya çıktı. Open Subtitles إتضح أن حطام كهذا هو من تجمع معاً خالقاً الكواكب ومن ضمنها كوكبنا
    Aile her sabah bir araya gelerek şarkı söylüyor böylece diğerlerine burasının onların yuvası olduğunu hatırlatıyor. Open Subtitles كل صباح تجتمع العائلة معاً ليغنوا طريقتهم لتذكير الآخرين بأن هذا هو مكانهم
    Sonra tekrar bir araya gelerek sayıları değerlendirip, ne durumda olduğumuza bakıyoruz. Open Subtitles يجب أن نعود معاً راجع الأرقام شاهد أين أنتم
    Ekibimizde kimyagerler, hücre biyologları, cerrahlar, hatta fizikçiler bulunuyor. Tüm bu insanlar bir araya gelerek bu malzemelerin nasıl tasarlanması gerektiğini düşünüyor. TED حيث أن فريقنا فيه الكيميائيون، وعلماء الخلية، والجراحين، وحتى الفيزيائيون ويأتي هؤلاء الناس معاً جميعاً ونستغرق الكثير من الوقت للتفكير حول تصميم المواد.
    Nihai olarak, görmek istediğimiz manzara gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin bir araya gelerek tüm insanlığın faydalanabileceği yenilikler yaratması olacaktır. TED في نهاية المطاف، نود أن نرى البلدان المتقدمة والبلدان النامية معاً ويتعانو في خلق حلول اقتصادية التي تعود بالنفع على البشرية جمعاء.
    Milattan önce 400 yılında, bir kaç zeki manyağın bir araya gelerek.. Open Subtitles - "أثينا"، 400 ...عـــام قبـل المـيـلاد ...زمـرّة من الحكماء مجتمعــون معاً
    bir araya gelerek Sarman'ın yanında olmalıyız! Open Subtitles فستّتحدون معاً ! (وتقفوا خلف (سارمان
    Hatırlarsanız, bunlar ilkel nesnelerdi. Dans eden ön-hücleler... Bunları çok ilginç buluyoruz. İkinci ön-hücrenin farklı bir kimyasal yapısı var ve etkinleştikleri zaman bir araya gelerek kaynaşıyorlar. Tek bir büyük hücre oluşturuyorlar. TED تذكروا أن هذه أشياء بدائية لذا فإن وجود خلية أولية راقصة بعد مثيراً بالاهتمام بالنسبة لنا. (ضحك) الخلية الأولية الأخرى لديها كيمياء مختلفة بداخلها، حين يتم تفعيلها، فإن الخلايا تجتمع معاً وتتحد مشكلةً خلية واحدة كبيرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more