Ama gerçekten çok küçük kısım, bir atom çekirdeği boyutunda. | TED | و لكنها في الحقيقة هي نشز يسير من حجم نواة الذرة |
bir atom çekirdeği yakınındaki elektron yayılmış, dalgamsı bir yörüngededir. | TED | الإلكترون الموجود قرب نواة الذرة يوجد في مدار متسع شبيه بالموجة. |
Tabii, bizi öldürmek istiyorsan eğer, küçük bir atom bombası atabilirsin. | Open Subtitles | طبعا، إذا كنت تريد أن تقتلنا جميعا فيمكنك إسقاط قنبلة ذرية صغيرة |
Bizim saatimize göre dün 5.15'te Hiroshima, kod adı ufaklık olan bir atom bombasıyla yerle bir oldu. | Open Subtitles | بالامس عند الساعة 5: 15 بتوقيتنا تمّ تدمير مدينة هيروشيما بالقنبلة الذريّة |
Şehre bir atom bombası bırakabilirdiniz ve 30 yıl sonra canlanır. | TED | إن ألقينا قنبلة نووية على مدينة .. فإنها تنتعش خلال 30 عام |
Yaklaşık bir dakika sonra bir atom bombası patlayacak. | Open Subtitles | لدينا قنبله نوويه ستنفجر فى خلال دقيقه |
Ama bilinen evrende rastgele bulunan bir atom bile yoktur. | Open Subtitles | و لكن لا توجد ذرّة واحدة توجد عشوائياً في الكون المعروف |
Elektronsuz bir atom doğru molekülleri oluşturamaz. | Open Subtitles | . إذ أن الذرة من غير إلكتروناتها لن تتمكن من تشكيل الجزيء |
Geçip giderlerken bir atom boyutundaki titreşimleri bile algılayabilirler. | Open Subtitles | ويمكنهم الكشف عن الاهتزازات التي بحجم الذرة بينما يجرفون. |
Örneğin bir atom aynı anda bir ya da iki yerde bulunabilir. | Open Subtitles | على سبيل المثال، الذرة يمكن أن تكون في مكانين أو أكثر في نفس الوقت. |
Eğer tek bir atom aynı anda farklı iki yerde bulunabiliyorsa, bu küçük metal parçasıda iki farklı yerde bulunabilir, peki ya siz neden bulunmayasınız? | TED | لذا ان كانت الذرة تستطيع ان تتواجد في مكانين في ذات الوقت والقطعة المعدنية تستطيع ان تتواجد في مكانين في ذات الوقت إذا لم لا تستطيع أنت أيضاً ؟ |
Odanın merkezine tam doğru frekansa ayarlanmış bir lazer ışını tutulur ve merkeze yaklaşan bir atom lazer ışınının bir fotonunu yakalayıp yavaşlar. | TED | تُسلط أشعة ليزر مضبوطة على التردد الصحيح إلى منتصف الحجرة، فتقوم الذرة المتجهة نحو الليزر بامتصاص الفوتون فتتباطئ حركتها. |
Yarattığınız problem öyle büyük ki çözümü ise bir atom bombası patlatmak. | Open Subtitles | أنه مذهل، تعلمين لقد أنشئتي مشكلة كبيرة جدا و الحل هو بتفجير قنبلة ذرية |
Görünmez bir atom bombasını aradığınızı ve siz onu bulur bulmaz çocuğunu doyurabileceğini mi söyleyeyim? | Open Subtitles | هل أقول لها بأنك تفتش عن أسلحة ذرية مخفية وحالما تجدها سوف نستطيع إطعام طفلها؟ |
Hiç kimsenin haberi olmadan Flynn nasıl bir atom bombası çalabilir ki? | Open Subtitles | كيف في العالم يمكن فلين ربما سرقة قنبلة ذرية دون أي شخص يلاحظ؟ |
Veya; ışık hızına "c", bir atom çekirdeğinin kütlesindeki değişikliğe "m" diyelim, ve sonra aşağıdaki cebirsel formülle açığa çıkan enerjiyi hesaplayalım, E = mc2. | Open Subtitles | هذه المعرفة تُربح الحروب (C) او لندعو سرعة الضوء (M) والتغيّر في الكتلة الذريّة للنواة |
Berg'ün görevi, konferansı dinlemek Heisenberg ve Almanların bir atom bombası yapmaya ne kadar yakın olduklarını öğrenmekti. | Open Subtitles | كان مهمّة (بيرج) أن يستمع إلي المُحاضرة وأن يُحدّد سواء كان (هيزنبرج) أو الألمان إقتربوا من اللمسات الأخيرة لتصنيع القنبُلة الذريّة |
Böyle gevezeleri tek bir atom parçasının durduracağını düşünecek kadar safmışım. | Open Subtitles | كم كنت ساذجاً حين فكرت أن قنبلة نووية قادرة على اصمات المثرثر المعتوه |
20 kilotonluk bir atom bombası askeri tatbikatın ortasında Ural dağlarında Totskoye'ye atıldı. | Open Subtitles | تم إسقاط قنبلة نووية تزن عشرين كيلو طن خلال مناورة عسكرية في مدينة توتسكويا في جبال الاورال |
Kokain, Amerikan kültürü üzerinde bir atom bombası gibi patladı. | Open Subtitles | انتشر الكوكايين فى امريكا كأنه قنبلة نووية |
Yaklaşık bir dakika sonra bir atom bombası patlayacak. | Open Subtitles | لدينا قنبله نوويه ستنفجر فى خلال دقيقه |
Shikra bıçağının kenarları, bir atom kadar ince bilenmiştir. | Open Subtitles | حافات نصلِ الـ* شيكرا * مسننه إلى سُمكِ ذرّة واحدة |