Ama benimki gibi bir bölgede büyürseniz pozitif ayrımcılık sizin gibi insanları engellemek için bir araçtır | TED | لكنكم إذا ترعرعتم في منطقة مثل هذه، فسترون أن التمييز الإيجابي هو بمثابة أداة لإبقاء الناس كما كنتم سابقًا. |
Yolların yetersiz olduğu bir bölgede yaşıyordu ve sağlık çalışanları konusunda ciddi bir azalma vardı. | TED | كان يعيش في منطقة حيث كانت الطرق متناثرة وكان هناك نقص هائل في عدد عاملي الصحة. |
Bir klinikte, uzak, ayrı bir bölgede, kapı tamponu olarak kullanılan bir santrifüj görmüştüm. | TED | في عيادة، في منطقة نائية، رأيت جهاز الطرد المركزي يُستخدم كحاجز للباب. |
Irkımdan hayatta kalan Atrianlar etrafı çevrilmiş... ..askeri bir bölgede tutuluyorlar. | Open Subtitles | الافراد الناجيين من فصيلتي الاتريين , تجمعو وأنعزلو داخل قطاع عسكري |
Irkımdan hayatta kalan Atrianlar etrafı çevrilmiş... ..askeri bir bölgede tutuluyorlar. | Open Subtitles | الأعضاء الناجيين من بني جنسي الأتريين جُمعو وعُزلو داخل قطاع عسكري |
10 mahalleyi yerle bir edebilir ve Saraybosna gibi kalabalık bir bölgede 100.000 insanı öldürebilir. | Open Subtitles | ويقتل 100 ألف شخص فى منطقة مأهلوة بالسكان مثل سرايفو |
13 farklı çeşitle ki bu rakam Afrika da tek bir bölgede bulunan en yüksek çeşitliliktir. | TED | .13 نوع – أكبر تنوع بيلوجي قد نجده في منطقة واحدة في افريقيا |
Bakın, enerji bir bölgede toplanıyor ve sonra yüksek voltajlı yer değiştirme akımı olarak boşalıyor. | Open Subtitles | انظر، تُعزّزُ الطاقةَ في منطقةِ واحدة وبعد ذلك تُفرَغ في تيار إزاحة عالي الفولت |
Çünkü tarih şunu söylüyor İsa, insanların renkli olduğu bir bölgede doğdu. | Open Subtitles | أن المسيح وُلد فى إقليم كان أهله لم يكونوا شقر و الذى يؤكد ذلك هو الإنجيل ... الذى تأمرنا بقرائته |
Siyahi ve Latinlerden oluşan bir bölgede meclis üyeliğine adayım. | Open Subtitles | أنا سأرشح نفسي إلى الكونغرس في دائرة كلها من السود واللاتينيين |
Batı Kongo da şurada bir bölgede doğdum. Ve sonra üniversiteye Kisanganide gittim. | TED | ولدت في غرب الكونغو في منطقة قريبة من هنا ثم التحقت بجامعة في كيسانجاني |
Englewood denilen oldukça kötü bir bölgede yakında yıkılacak olan evleri boyadım. | TED | دهنت بيوتًا ستُهدم قريبًا في منطقة سيئة السمعة تدعى إنجليوود. |
Görünen o ki yoğun bir bölgede Güneş'in kütlesinin en az bir milyon katına ihtiyacınız var ki yıldız oluşturmaya başlayabilesiniz. | TED | اتضح أنك تحتاج على الأقل ضعف كتلة الشمس مليون مرة، في منطقة كثيفة واحدة، قبل أن تستطيع تكوين النجوم. |
Ve biz 16-24 yaş arası genç kadınların %50 oranında HIV/AIDS olduğu bir bölgede çalışıyoruz. | TED | ونحن كنا نعمل في منطقة حيث أن البنات اللاتي تتراوح أعمارهن بين 16 و 24 سنة تبلغ لديهم نسبة الأصابة بالإيدز 50٪. |
Fakat son 24 yıldır teknolojinin içerisindeyim ve çok ilerici bir bölgede yaşamaktayım. | TED | لكن السنوات الأربع والعشرين الماضية، كنت أعمل في التكنولوجيا وأعيش في منطقة متحررة للغاية. |
Irkımdan hayatta kalan Atrianlar etrafı çevrilmiş... ..askeri bir bölgede tutuluyorlar. | Open Subtitles | الأعضاء الباقون على قيد الحياة مِنْ جنسِي، الاتاريين تجمعوا وحظروا فى داخل قطاع عسكرى |
Irkımdan hayatta kalan Atrianlar etrafı çevrilmiş... ..askeri bir bölgede tutuluyorlar. | Open Subtitles | الأعضاء الناجين من بني جنسي الاتريين , لمو شملهم وأنعزلو داخل قطاع عسكري |
Irkımdan hayatta kalan Atrianlar etrafı çevrilmiş... ..askeri bir bölgede tutuluyorlar. | Open Subtitles | الأعضاء الناجيين من بني جنسي جمعو وعُزلو داخل قطاع عسكري |
Böyle para sıkıntısı çeken bir bölgede takas popüler olmalı. | Open Subtitles | لابد ان المقايضة شعبية فى منطقة تعانى من ضائقة مالية بهذا الشكل |
Suyunda doğal florid bulunan yüksek konsantrasyonlu bir bölgede büyümüş. | Open Subtitles | لقد نشات فى منطقة بها تركيز عالى من الفلوريد الطبيعى فى المياة |
O zamana kadar illaki bir bölgede kümelenmiş olurlar. | Open Subtitles | وعندئذٍ سيكونون قد تجمّعوا في منطقة واحدة. |
Çünkü tarih şunu söylüyor İsa, insanların renkli olduğu bir bölgede doğdu. | Open Subtitles | ... لأن التاريخ يخبرنا أن المسيح وُلد فى إقليم كان أهله لم يكونوا شقر |
Siyahi ve Latinlerden oluşan bir bölgede meclis üyeliğine adayım. | Open Subtitles | أنا سأرشح نفسي إلى الكونغرس في دائرة كلها من السود واللاتينيين |