"bir bütün" - Translation from Turkish to Arabic

    • ككل
        
    • متحدة
        
    • مكتملة
        
    • وحدة واحدة
        
    • كوحدة واحدة
        
    Bunun anlamı, sistem aniden bir bütün olarak bir davranış sergilemeye başlar ve bu davranış, sistemin bileşenlerine bakılarak anlaşılamaz veya kestirilemez. TED هذا يعني أن النظام ككل يبدأ فجأة في إظهار سلوك لا يمكن فهمه أو التنبؤ به من خلال النظر إلى مكونات النظام.
    Sistemin bir bütün olarak işleyişi birbirinden bağımsız kurallara bakarak öngörülemez. TED إن سلوك الجهاز ككل لا يمكن توقعه من القواعد الفردية فقط.
    Buna rağmen biliyoruz ki bizim evrenlerimiz bir bütün solu ve sağı birbirine bağlıyor. TED ولكننا نعرف أن أكواننا متحدة -- هناك روابط بين اليسار واليمين
    - Elimizde hiçbir şey yok. - Kostüm bir bütün halinde çalışmalı. Open Subtitles أعدت البذلة لتعمل مع بعضها متحدة
    O zaten ölü. Yalnızca Kanlı Ay varken bir bütün olabilir. Open Subtitles إنها لن تصير مكتملة إلا أثناء بزوغ القمر الدامي
    Çok tuhaf bir şekilde sen beni bir bütün yaptın. Open Subtitles بشكل استثنائي للغاية جعلتني مكتملة
    Önce teklik kendini ikiye bölse de hâlâ tek bir bütün olarak kalıyor. Open Subtitles الوحدة الواحدة التي قامت بتقسيم نفسها قد بقيت وحدة واحدة رغم كل شيء
    Vücudu tekrar bir bütün yaparız. Open Subtitles لنجعل الجسد وحدة واحدة مُجدداً
    Sismik standartlar ve binaların bir bütün olarak davranmasını sağlayan yığma yapılar, duvarların ve kolonların çatı ve tavanların ayrı ayrı değil de birbirini desteklemesi için birleştirildiği yapılar. TED إجراءات مواجهة الزلازل و الأبنية الإحتوائية، حيث يعمل المبنى كوحدة واحدة -- الحوائط و الأعمدة الأسقف و الأرضيات كلها مترابطة داعمة لبعضها البعض، بدلا من أن تتحطم إلى اجزاء منفصلة و تسقط.
    Bu videodaki başka bir problem, beynin hareket sırasında sert bir bütün olarak gösterilmesidir. Bu da doğru değildir. TED المشكلة الأخرى في هذا الفيديو هي أن الدماغ يظهر ككل جامد بينما يتحرك حولها، وليس ذلك بالشيء الصحيح أيضاً.
    Biz işi mükemmel yaptık, ama serbest fon endüstrisi bir bütün olarak mükemmel iş yapmadı. TED ما قمنا به مدهش، ولكن قطاع صناديق التحوط ككل لم يبلي بشكل جيد.
    Tekrar bir bütün olduğumu ve sevilmeye değer bir adam olduğumu hissetmeye başladım. TED بدأت أشعر ككل من جديد ، رجل يستحق الحب.
    Bu yalnızca Avrupa için değil, bir bütün olarak küresel ekonomi için yıkım demek. TED وسيكون ذلك كارثياً ليس فقط لأوروبا ولكن بالنسبة للإقتصاد العالمي ككل.
    İrademiz hiçbir zaman tam bir bütün olamadı. Open Subtitles لم تكن إراداتنا متحدة دائماً.
    İrademiz hiçbir zaman tam bir bütün olamadı. Open Subtitles لم تكن إراداتنا متحدة دائماً.
    Çok tuhaf bir şekilde sen beni bir bütün yaptın. Open Subtitles بشكل استثنائي للغاية جعلتني مكتملة
    Seninle, hayatım bir bütün. Open Subtitles معك، حياتي مكتملة
    Vücudu tekrar bir bütün yapariz. Open Subtitles لنجعل الجسد وحدة واحدة مُجدداً
    Çünkü birlikte avlanırız. bir bütün olarak. Open Subtitles لأننا نصطاد سويآ كوحدة واحدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more