Bunun anlamı, sistem aniden bir bütün olarak bir davranış sergilemeye başlar ve bu davranış, sistemin bileşenlerine bakılarak anlaşılamaz veya kestirilemez. | TED | هذا يعني أن النظام ككل يبدأ فجأة في إظهار سلوك لا يمكن فهمه أو التنبؤ به من خلال النظر إلى مكونات النظام. |
Sistemin bir bütün olarak işleyişi birbirinden bağımsız kurallara bakarak öngörülemez. | TED | إن سلوك الجهاز ككل لا يمكن توقعه من القواعد الفردية فقط. |
Buna rağmen biliyoruz ki bizim evrenlerimiz bir bütün solu ve sağı birbirine bağlıyor. | TED | ولكننا نعرف أن أكواننا متحدة -- هناك روابط بين اليسار واليمين |
- Elimizde hiçbir şey yok. - Kostüm bir bütün halinde çalışmalı. | Open Subtitles | أعدت البذلة لتعمل مع بعضها متحدة |
O zaten ölü. Yalnızca Kanlı Ay varken bir bütün olabilir. | Open Subtitles | إنها لن تصير مكتملة إلا أثناء بزوغ القمر الدامي |
Çok tuhaf bir şekilde sen beni bir bütün yaptın. | Open Subtitles | بشكل استثنائي للغاية جعلتني مكتملة |
Önce teklik kendini ikiye bölse de hâlâ tek bir bütün olarak kalıyor. | Open Subtitles | الوحدة الواحدة التي قامت بتقسيم نفسها قد بقيت وحدة واحدة رغم كل شيء |
Vücudu tekrar bir bütün yaparız. | Open Subtitles | لنجعل الجسد وحدة واحدة مُجدداً |
Sismik standartlar ve binaların bir bütün olarak davranmasını sağlayan yığma yapılar, duvarların ve kolonların çatı ve tavanların ayrı ayrı değil de birbirini desteklemesi için birleştirildiği yapılar. | TED | إجراءات مواجهة الزلازل و الأبنية الإحتوائية، حيث يعمل المبنى كوحدة واحدة -- الحوائط و الأعمدة الأسقف و الأرضيات كلها مترابطة داعمة لبعضها البعض، بدلا من أن تتحطم إلى اجزاء منفصلة و تسقط. |
Bu videodaki başka bir problem, beynin hareket sırasında sert bir bütün olarak gösterilmesidir. Bu da doğru değildir. | TED | المشكلة الأخرى في هذا الفيديو هي أن الدماغ يظهر ككل جامد بينما يتحرك حولها، وليس ذلك بالشيء الصحيح أيضاً. |
Biz işi mükemmel yaptık, ama serbest fon endüstrisi bir bütün olarak mükemmel iş yapmadı. | TED | ما قمنا به مدهش، ولكن قطاع صناديق التحوط ككل لم يبلي بشكل جيد. |
Tekrar bir bütün olduğumu ve sevilmeye değer bir adam olduğumu hissetmeye başladım. | TED | بدأت أشعر ككل من جديد ، رجل يستحق الحب. |
Bu yalnızca Avrupa için değil, bir bütün olarak küresel ekonomi için yıkım demek. | TED | وسيكون ذلك كارثياً ليس فقط لأوروبا ولكن بالنسبة للإقتصاد العالمي ككل. |
İrademiz hiçbir zaman tam bir bütün olamadı. | Open Subtitles | لم تكن إراداتنا متحدة دائماً. |
İrademiz hiçbir zaman tam bir bütün olamadı. | Open Subtitles | لم تكن إراداتنا متحدة دائماً. |
Çok tuhaf bir şekilde sen beni bir bütün yaptın. | Open Subtitles | بشكل استثنائي للغاية جعلتني مكتملة |
Seninle, hayatım bir bütün. | Open Subtitles | معك، حياتي مكتملة |
Vücudu tekrar bir bütün yapariz. | Open Subtitles | لنجعل الجسد وحدة واحدة مُجدداً |
Çünkü birlikte avlanırız. bir bütün olarak. | Open Subtitles | لأننا نصطاد سويآ كوحدة واحدة |