"bir bilgisayarın" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحاسوب
        
    • للكمبيوتر
        
    • الكمبيوتر
        
    • يمكن لأى حاسب عادى أن
        
    • حاسب محمول
        
    bir bilgisayarın nasıl çalıştığını anlamaya çalıştığınızı bir hayal edin, tek görebildiğiniz şey bir klavye, bir fare ve bir de ekran olurdu. TED تخيل أنك تريد أن تفهم كيفية عمل جهاز الحاسوب وكل ما يمكنك أن تشاهده هو لوحة مفاتيح، فأرة، وشاشة.
    Ancak sahiden bir bilgisayarın iki ifade arasındaki farkı bilebilmesi önemlidir. TED لكن وبشكل جدي، من المهم أن يكون الحاسوب قادراً على التفريق بين هذين التعبيرين.
    Sloane'un bir bilgisayarın varlığını saklamasının bir tek nedeni var. Open Subtitles هناك سبب واحد فقط سلون يبقى سري وجود الحاسوب.
    bir bilgisayarın yakınında bile olsa, uzak bir yere bilgi gönderebiliyor. Open Subtitles يبدوا وأنه يحتاج ليكون بمنطقه مجاوره للكمبيوتر, ويرسل المعلومات عن بعد.
    bir bilgisayarın hard diskine ait olduğuna neredeyse eminim. Open Subtitles أنا واثقة أنها جائت من قرص التخزين للكمبيوتر
    Çok güçlü süper bir bilgisayarın bile bunu yapması 20 yıl alır. Open Subtitles حتى مع الكمبيوتر العملاق ذو القوة الخارقه سياخذ 20 سنه ليفعل ذلك
    Burada, bir bilgisayarın cümleleri ayrıştırmak için İngilizce grameri nasıl kullandığını anlatıyorum ve burada duraklama var ve öğrenci, devam edebilmek için ne olduğunu anlamak, yansıtmak ve doğru kutucuğu işaretlemek zorunda. TED هنا ، أنا أشرح كيف يستخدم الكمبيوتر قواعد اللغة الانجليزية لتحليل الجمل ، وهنا يوجد توقف وعلى الطالب ان يعكس ، يفهم ما الذي يدور ويختار الصندوق الصحيح وقبل ان يتسطيعون الاستمرار
    bir bilgisayarın yaptığı herşeyi ve yapamadığı bin şeyi yapıyor! Open Subtitles يفعل أى شىء يمكن لأى حاسب عادى أن يفعله و ألاف الأشياء لا يستطيع أى حاسوب فعلها
    Şirket tarafından verilen bir bilgisayarın sabit diskini uzaktan doğru silebilir misin? Open Subtitles على شركة تقديم حاسب محمول أيُمْكِنُ أَنْ تَمْسحَ القرص الصلب عَنْ بُعْد؟
    Bana sormadan, milyar dolarlık bir bilgisayarın etrafında dolaşamazsın. Open Subtitles لا يمكنكما الذهاب لفحص الحاسوب المركز دون أخذ الأذن مني
    İnsan bir bilgisayarın bana kazandıracakları için buradayım. Open Subtitles أنا هنا للنقود التي سيجلبها ذلك الحاسوب البشري
    bir bilgisayarın kız siparişinde bulunmama yardımı olacaksa neden olmasın ki dedim. Open Subtitles لكن لو سيساعدنى الحاسوب فى جمركة بناء واحد ,اقول لما لا؟
    Kanser tedavisi ameliyatları konuşma, yeme ve içme yetimi benden aldıktan sonra bir bilgisayarın hayatımın bir kısmını benim yerime yaşadığı bu sanal dünyaya girmek zorunda kaldım. TED بعد أن حرمتني جراحات السرطان من القدرة على الكلام والأكل والشرب اضطررت إلى دخول هذا العالم الإفتراضي حيث يعيش الحاسوب جزءا من حياتي نيابة عني
    bir bilgisayarın yanına yanaşmasından önce oluyordu tüm bunlar. TED كل هذا قبل الاقتراب من الحاسوب حتى.
    Bay Alderson bir bilgisayarın resmi olmayan yollarla kullanılması suçundan tutuklusunuz. Open Subtitles (سيد (ألدرسون أنت رهن الإعتقال بسبب الإستخدام الغير مصرّح للكمبيوتر
    Bay Alderson bir bilgisayarın resmi olmayan yollarla kullanılması suçundan tutuklusunuz. Open Subtitles (سيد (ألدرسون أنت رهن الإعتقال بسبب الإستخدام الغير مصرّح للكمبيوتر
    Dört yaşında, babam bana bir bilgisayarın nasıl parçalara ayrılıp tekrar birleştirileceğini gösterdi. TED في عمر الأربع سنوات، أراني والدي كيفية تفكيك جهاز الكمبيوتر و تجميعه مرة أخرى.
    Bu o kadar kapsamlı bir teşebbüstü ki bir bilgisayarın gücü gerekliydi. Open Subtitles والذي يتطلب مصادر من الكمبيوتر لكن في عام 1933 لم يكن هناك الكمبيوتر
    bir bilgisayarın yaptığı herşeyi ve yapamadığı bin şeyi yapıyor! Hadi, çalıştıralım. Open Subtitles يفعل أى شىء يمكن لأى حاسب عادى أن يفعله و ألاف الأشياء لا يستطيع أى حاسوب فعلها
    Bilgileri şifreli bir bilgisayarın içinde saklıyordu. Ben bilgileri hiç görmedim. Open Subtitles لقد أبقى هذه المعلومات في حاسب محمول مشفر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more