"bir ceza" - Translation from Turkish to Arabic

    • عقاب
        
    • عقوبة
        
    • عقاباً
        
    • جنائي
        
    • عقابًا
        
    • عقابا
        
    • من العقاب
        
    • عقابٌ
        
    • نظام عدالة جنائية
        
    • العدالة الجنائية
        
    • شرطية مخالفات
        
    Caroline'nin yanlış bir seçim yaptığı çok açık ama... sence hapiste bir gece yeterli bir ceza değil mi? Open Subtitles روبرت ، كارولين إستعملت حكم سيئ جداً بشكل واضح لكن ألا تعتقدين أن قضاء ليلة في السجن عقاب كافي؟
    Caroline'nin yanlış bir seçim yaptığı çok açık ama... sence hapiste bir gece yeterli bir ceza değil mi? Open Subtitles روبرت ، كارولين إستعملت حكم سيئ جداً بشكل واضح لكن ألا تعتقدين أن قضاء ليلة في السجن عقاب كافي؟
    Ve hile yapmaya kalkışan birine anında uygun bir ceza veriliyor. Open Subtitles و هناك عقوبة محددة تُعطى في اللحظة التي يقرر أحدهم الغش
    Hakim size bir ceza vermiş olabilir ancak gerçekte, cezanızı davranışlarınız belirleyecek. Open Subtitles ربما قام القاضي بإعطائكم عقوبة لكن في الواقع, عقوبتكم تعتمد على تصرفاتكم
    Bu şehirde bile insafsız ve alışılmadık bir ceza sayılır. Open Subtitles حتى في هذه المدينة يشكّل ذلك عقاباً قاسياً وغير اعتيادي
    bir ceza soruşturmasının en temel yapıtaşı nedir? Open Subtitles في أكثر الأشياء الأساسية التي تتواجد بأى تحقيق جنائي ؟
    Ya da insan olmanın benim için ölümden daha kötü bir ceza olduğunu düşünmüşsündür. Open Subtitles أو لعلّك ظننتِ أنّ عودتي إنسانة عقابًا أسوأ من الموت إليّ.
    İnsanlar vebanın Tanrı'dan bir ceza olduğunu düşünüyorlar. Open Subtitles . .. يعتقد الناس أن الطاعون عقاب من الرب
    Ancak bunu bir ceza olarak nitelemeyin. Open Subtitles وأنا أريد منك أن تفكروا في هذا بأنه ليس عقاب
    Ve bu çok kötü bir ceza olacak, terbiyesiz herif. Open Subtitles وسوف يكون أشد عقاب أيها الأحمق الوقح أتباعك ؟
    Senin hakkettiğin kadar şiddettli hiç bir ceza düşünemiyorum. Open Subtitles انا لا استطيع التفكير فى اى عقاب حاد. تستحقه انت.
    Bu lüks, kutsal masumiyeti yok etmeye cesaret ettiğimiz için verilen bir ceza. Open Subtitles هذه الرفاهية عقاب لنا, لجرأتنا على ترك البراءة المقدّسة
    Bir başkan adayı Tanrıdan bir ceza olarak büyük bir depremin Los Angeles'ı yok edeceğini öngördü. Open Subtitles وقام مرشح الرئاسة بالتنبوء بهزة ارضية قادمة سوف تدمر لوس انجلوس فى صورة عقاب ربانى لهذه المدينة
    Eğer memur dürüst biriyse, rüşvet vermekten tutuklanmak gibi büyük bir ceza alırsınız. TED وإذا كان رجل الشرطة نزيه، فستحصل على عقوبة صارمة لكونك أُقِفت في مسألة رشوة.
    Şüphesiz, taşkınlığımdan dolayı... bir ceza olsa gerek, ayaklarımdaki sancılar arttı. Open Subtitles أعاني من أعراض النقرس المؤلمة لا شك أنها عقوبة النهم
    Sizden tek isteğim şey bu piçe, ibret verici... bir ceza verilmesidir. Open Subtitles كل ما أطلبه منكم هو عقوبة نموذجية لهذا ابن العاهرة.
    O hâlde kazandığı tüm puanların bir kerede silinmesini sağlayacak bir ceza bulmalıyız. Open Subtitles بهذه الحال يمكننا أن نجد عقاباً حيث يخسر التلاميذ كل النقاط مرة واحدة
    Pekâlâ, meğersem Bay Small üst düzey bir ceza savunma avukatıymış. Open Subtitles أتض أن السيد سمول كان محامي جنائي شهير
    Gözlerimin içine bak ve bunun bir ceza olmadığını söyle. Open Subtitles حسنا، الآن انظري إلي وأخبريني أنه ليس عقابًا.
    Bu yüzden Kanada'da birini kesince ceza alıyorsun dini bir ceza değil ama işlerini yapmayanlar için bir ceza. Open Subtitles و لهذا فان التجريح في كندا كان عقابا و ليس عقابا دينيا و لكن كعقاب على عدم قيامهن بوظيفتهن
    Herhangi bir ceza vermek yerine, ustası ondan sadece özür dilemesini isterdi. Open Subtitles بدل الهروب من العقاب كان معلمة يأمل أن يتعلم هذا الدرس
    Beni bu şekilde buraya getirmen, zalim ve alışılmadık bir ceza. Open Subtitles ،إنه عقابٌ قاسٍ وغير إعتيادي . بأن تعيدني هنا بهذا الشكل
    Cezalandırmaktansa ıslah etmeyi, suç önlemeyi, topluma kazandırmayı önceliklendiren bir ceza adaleti sistemi hayal edebiliyor muyuz? TED هل بإمكاننا تخيل نظام عدالة جنائية يحدد الأولويات بين المعافاة والحماية والإدماج المدني بدلًا من العقوبة؟
    Bu proje yılda yaklaşık bir milyon dolarla finanse edildi ve düzgün eğitilen ve motive edilen ve yönetilen bir ceza hukuku sistemi geliştirmek açısından böyle bir destek almak ve bu ülkeler, özellikle de tüm bu istikrarsızlık ve güvenliğin özelleştirilmesinde gelecek görmeyen orta sınıf. Bence bu bir fırsat, bir umut ışığı. TED هذا المشروع قد موّل بتواضع بنحو مليون دولار سنويًا. والقيمة التي تحصل عليها من هذا الإنفاق في مجال تطوير نظام العدالة الجنائية قد تعمل عملها إذا أرشدت و درّبت وحفّزت بالشكل المناسب ، وهذه البلاد خاصةً المتوسطة منها التي ترى أن الأمل معدوم في ظل عدم الاستقرار وخصخصة الأمن. أظن أنه يوجد فرصة، ونافذة للتغيير.
    Şimdi kapıyı açacağım ve o samurun yanına gidip bir şey olduğunu sanan eski bir ceza görevlisi olduğunu ve dosyayı alamayacağını söyleyeceksin. Open Subtitles الآن سأفتح هذا الباب وسوفتخبريتلكثعلبةالماء.. كنتِ شرطية مخالفات تعاني من وهم العظمة، والتي لن تتولى القضية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more