Küçük bir bebekken, yeni bebek, anneye karşı güçlü bir cinsel istek duyulur. | TED | حينما كنت طفلا صغيرا، طفلا حديث السن، كان لديك انجذاب جنسي شديد لأمك. |
Daha genç erkekler ise mükemmel bir cinsel dürtüye sahiptirler. | Open Subtitles | الرجال الأصغر سناً لديهم دافع جنسي أكبر يمكنهم المحافظة عليه |
Ben de bir cinsel taciz davası açtım ve onu kovdurdum. | Open Subtitles | لذا رفعتُ عليه دعوى بالتحرش الجنسي وتسببتُ بطرده هل تحرّش بكِ |
Hayır, ciddiyim. bir cinsel hastalık testi yaptırmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا جاد، أودّ إجراء كشف عن الأمراض المتناقلة جنسيًا |
Vali Richard J. Daley öyle bir cinsel galeyana kapıldı ki, kendi karısının yüzünü yumrukladı ve bir saat boyunca 3 tane ana kanalın mikrofonlarına "Seks Partisi" diye bağırdı. | Open Subtitles | غضب جداً بغضب جنسيّ ولكم زوجته في وجهها وقضى الساعة التالي صارخاً |
Ahlaksız cinsel içgüdüm bir cinsel sapık tarafından yetiştirilmemden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | غرائزي الجنسية الجامحة هي نتيجة انني تربيت في بيئة جنسية |
Bir de neden inanılanın aksine tensel yakınlık iyi bir cinsel yaşamı temin etmiyor? | TED | و لماذا لا تضمن العلاقه الحميمة علاقة جنسية جيدة، علي عكس الإعتقاد الشائع؟ |
Ajan Simms, kadınlara işkence etmekten hoşlanan bir cinsel sadist olduğunu düşünmüş. | Open Subtitles | العميل سيمز ظن انك سادي جنسي وانك تستلذ جنسيا بتعذيب اولئك النساء |
Kurbanlar başlarına tahta bir cisimle vurularak öldürülüyor, herhangi bir cinsel istismar yok. | Open Subtitles | الضحايا يتم ضربها على جانب الرأس بأداة خشبية، لا دليل على اعتداء جنسي |
Bölükteki birine karşı isimsiz bir cinsel taciz şikayetinde bulunduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرتني أنّها قدّمت بلاغاً مجهولاً بتحرّش جنسي ضدّ شخصٍ في الفصيلة. |
Ama biz profili öfke sorunları olan bir cinsel sadist olarak çıkardık. | Open Subtitles | لكننا وضعنا الوصف له على أنه سادي جنسي مصاب بمشاكل تحكم بالغضب |
Saçma bir cinsel taciz suçlamasıyla müşterimin hayatını mahvetmeye çalışmandan hemen önce. | Open Subtitles | نعم, قبل ان تحاول تدمير حياة موكلي بهراء عن اتهامات بتحرش جنسي |
Tercihli bir cinsel suçlu olduğunu düşünüyoruz ama Michael elinde değil. | Open Subtitles | نظن انه معتد جنسي تفضيلي لكنه لا يحتجز مايكل |
Ben asla baş edemezdim bu tarz bir cinsel gerilimle. | Open Subtitles | لا يمكنني أبدًا التعامل مع هذا النوع من الإحباط الجنسي. |
Kurbanın kıyafetlerini çıkarmak genellikle ortak bir cinsel ilişkiyi gösterir. | Open Subtitles | تجريد الضحية من ملابسه عادة يشير إلى وجود العنصر الجنسي |
Gerçekten de, bir milyon yıl önce Afrika yaylalarında görüldüğünü tahmin ettiğimiz türden bir cinsel ifadeye doğru ilerliyoruz. Aynı cinsel ifadeyi, bugünkü avcı-toplayıcı topluluklarda gözlemleyerek eskiler hakkında çıkarım yapıyoruz. | TED | و مرة أخرى أننا نمضي تجاه نوع من التعبير الجنسي ولقد شاهدناه فى مروج أفريقيا منذ ملايين السنين لأن هذا التعبير عن الجنس هو ما نجده في مجتمعات الصيد والحصاد اليوم. |
Paul Spector da vahşi bir cinsel sadist. | Open Subtitles | و"بول سبيكتور" شخص سادي وعنيف جنسيًا. |
En son isteyeceğim şey bir cinsel taciz davasıdır. | Open Subtitles | آخر شيئ نُريدهُ، هُو دعوة ضدّ تحرّش جنسيّ. |
İstikrarlı bir cinsel ilişki sürdürmek için mücadele eden çiftlerin arasındaki mesafe bu uykulu kirpilerle dolu. | TED | والأزواج الذين يواجهون مُشكلةً في الإبقاء على علاقة حميمية قوية، تمتلئ المسافة بينهم بتلك القنافذ النائمة، |
Bana sorarsanız iyi bir cinsel hayatı yok. | Open Subtitles | ليس لديها وخظ جيد , اسالني |
Kocanızla beraber yaptığınız herangi bir cinsel fantezi var mıydı? | Open Subtitles | ... هل أنت وزوجك مشاركون في أي نوع من ألعاب الجنس |
Sanırım duyusallara özgü bir cinsel hastalık kapmış olabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنني التقطت ما يعادل الأمراض المنقولة جنسياً عند المستشعر. |