bir dağcı ya da bir uyuşturucu satıcısı ya da çılgın biri değildi. | Open Subtitles | لم يكن متسلق صخور أو تاجر مخدرات أو مجنونا بأي شكل |
Fırtına esnasında başka kötü haberlerde aldık, diğer bir dağcı Beck Weathers karlara gömülmiş ve ölmüştü. | TED | ومن ثم سمعنا أنباء سيئة أثناء العاصفة .. وهي أن " بيك ويذيرز " وهو متسلق آخر قد إنهار في الثلج وفارق الحياة |
Ve bir dağcı daha o gün ölebilirdi ama ölmedi ve oda Beck Weathers'dı. | TED | وهنالك متسلق آخر كان يمكن أن يموت آنذاك ولكنه لم يمت إنه " بيك ويزيرز " |
Boy, kilo oranı kusursuz. Harika bir dağcı olacaktır. | Open Subtitles | حالة الوزن والطول جيّدَة، سَوف تكون متسلقة رائعة |
Mükemmel bir kilo boy endeksi var. Çok iyi bir dağcı olacağa benziyor. | Open Subtitles | حالة الوزن والطول جيّدَة، سَوف تكون متسلقة رائعة |
Dün öğleden sonra genç bir dağcı cesedini bulmuş | Open Subtitles | بعد ظهر أمس... ...شابة متسلقة جبال وجدت جثته. |
On bir dağcı fırtına ve çığlarda öldü. | Open Subtitles | 11 متسلق مات من العواصف والأنهيارات. |
Usta bir dağcı olan ama güçsüz bir tırmanıcı yüzünden zirvenin yakınlarında takılıp kalmış olan Rob Hall'a radyo mesajı vermeyi denediler. | TED | ومن ثم حاولوا التواصل مع " روب هال " بواسطة الراديو فقد كان متسلق قوي وبارع ولكنه كان مرتبطاً مع متسلق ضعيف بالقرب من القمة |
Sen gerçekten de eskiden bir dağcı mıydın? | Open Subtitles | كَانتْ أنت حقاً متسلق جبال؟ |
Sonuçta ben bir dağcı değildim. | Open Subtitles | كوني غير متسلق في هذة البيئة |
Eski bir dağcı numarası. | Open Subtitles | إنه حيلة متسلق قديم |
Yani adam bir dağcı. | Open Subtitles | هو a متسلق جبلِ. |
- Doğru. Solak bir dağcı. | Open Subtitles | هو a متسلق جبلِ أعسرِ. |
- Çılgın bir dağcı olmalısın. | Open Subtitles | لابد انك متسلقة بارعة |
Şimdi tam bir dağcı olduğu anlaşıldı. | Open Subtitles | أرى الآن أنها متسلقة جبال |