bir dakikalık benden kaçmayı bırakıp açıklamama izin verir misin? | Open Subtitles | أيمكنكِ التوقُف عن الهرب منّي لدقيقة واحدة لِتدَعيني أشرح لكِ؟ |
Büyük bir bilim adamı adına bir dakikalık saygı duruşunda bulunalım pis bir hırsız olsa bile. | Open Subtitles | حسناً، سنصمت حداداً لدقيقة واحدة لذكرى عالم عظيم، حتى إن كان لصاً. |
Bu çocukların anne ve babaları bu gece aramızdalar... dolayısıyla hepinizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. | Open Subtitles | والآن، فإن جميع آباء هؤلاء الشباب موجودون في هذه القاعة الليلة ولذا أريد منكم جميعا دقيقة من الصمت |
Houston'a doğru yol alan özel bir jet, küçük bir aydınlatma direğini biçti ve Houston'ın Hobby Hava Limanı inişine bir dakikalık uzaklıkta düştü. | Open Subtitles | اصطدمت بعمود إنارة واحد وسقطت قبل دقيقة من الهبوط فى مطارِ هيوستن |
O hain hepimizi bir dakikalık çay vaktine hapsetti. | Open Subtitles | إن الوغد جمدت لنا دقيقة واحدة فقط قبل شرب الشاي. |
Bu doğru, eğer bugün bu oyunu benimle oynarsanız, sadece bir dakikalığına sevinci, rahatlamayı, sevgiyi, şaşkınlığı gururu, merakı, heyecanı, dehşeti ve hayranlığı, memnuniyeti ve yaratıcılığı hissedeceksiniz hepsi bir dakikalık zamanda gerçekleşecek. | TED | الأمر صحيح، إذن إن قمت بلعبها اليوم معي لمدة لا تتجاوز الدقيقة الواحدة، فسوف تحسّ بالسعادة، الرّاحة، الحب، المفاجأة، الفخر، الفضول، الحماس، الروعة و الاعجاب، الرّضا و الإبداع، كلّها على مدى دقيقة واحدة. |
Kameranın görüntüsünün gittiği bir dakikalık şüpheli bir ara var. | Open Subtitles | ثم هذه الدقيقة المحيرة حيث تتوقف فيها الكاميرا |
Öyle olamayacağına rağmen bir dakikalık bir zaman yolculuğu bile büyük bir soruna yol açabilir. | Open Subtitles | .. قد لا يبدو ذلك كثيراً لكن حتى السفر فى الزمن لدقيقة واحدة يمكن أن يسبب ورطة حقيقية |
Sadece bir dakikalık burada dur. | Open Subtitles | إبقي هنا لدقيقة واحدة فقط |
Sadece bir dakikalık burada dur. | Open Subtitles | إبقي هنا لدقيقة واحدة فقط |
bir dakikalık getir götür için mi? Vay be. Hiç etik değil. | Open Subtitles | فقط من اجل دقيقة من العمل؟ إن هذا أمر غير أخلاقي |
Şu manevra bir dakikalık yakıtımızı aldı. | Open Subtitles | تلك المناورة أنفقت حوالي دقيقة من الوقود |
Oda arkadaşı için bir dakikalık saygı duruşu. | Open Subtitles | دقيقة من السكون على رفيقك |
bir dakikalık yumuşaklık, saatlerce kaşınmaya bedeldir. | Open Subtitles | دقيقة واحدة من الحنان، ساعات من الحك |
bir dakikalık aralıklarla. | Open Subtitles | تبادلات مدتها دقيقة واحدة , ابدأوا |
Fakat kabzasında bir dakikalık kum var sadece. | Open Subtitles | لكن اليد يمكنها حمل دقيقة واحدة فقط |
Bu bir dakikalık reklâmları yayın için sıraya sok. | Open Subtitles | اريدك ان تتزن فى هذه الدقيقة قبل البث |