| İster yere kulağınızı dayayın, ya da bir denizaltı sonarı kullanın... | Open Subtitles | سواء بوضع الأذن على الأرض أو إرسال موجات سونار من غواصة |
| San Diego kıyıları dışında, Pasifik Okyanusu yüzeyinde Çinli bir denizaltı var. | Open Subtitles | هنالك غواصة صينية غارقة في قاع المحيط الهادي جانب ساحل سان دييغو |
| Komuta/Sonar: 047'de olası bir denizaltı var. | Open Subtitles | من السونار إلى غلافة التحكم لدينا إحتمال وجود غواصة في الإتجاه 047 |
| Efendim, olası bir denizaltı. 049'da yüzüyor, ekranda işaretli. | Open Subtitles | لدينا إشتباه في وجود غواصة في الإتجاه 049 ، إحتمال من نوع ماستر 28 |
| - Kurtarma girişimleri oldu. 50 yıl önce bir denizaltı gönderildi. Ama bazı sorunlar çıktı. | Open Subtitles | أي غواصة أمريكية أرسلت في قبل 50 سنة، لكن كان هناك تعقيدات. |
| Önce nükleer bir denizaltı batırıyorsun sonra da barış için bizi tehdit ediyorsun. | Open Subtitles | فى البدايه تغرق غواصة نووية ثم تهددنا من أجل السلام |
| Ama Nisan 1916'ta, zeplin akınları gerçekleşti Batı kıyılarına bir denizaltı gönderildi... | Open Subtitles | ولكن ، وفي ابريل عام 1916 تم تطبيق بعض غارات المناطيد أُرسلت غواصة للشواطئ الغربية.. |
| Uzaktan kumandalı bir denizaltı aracı bu işi yapabilir. | Open Subtitles | غواصة ذات تحكم عن بعد يمكنها فعل ذلك احضرها له |
| Potansiyel piyasamızın 70 ya da 80 adamla sınırlı olduğu ve senin de bir denizaltı istediğini düşünürsek indirme başına 1 milyon dolar bence. | Open Subtitles | طبقاً لحقيقة أن سوقنا المحتمل هم بحدود 70 أم 80 رجل وأنت تريد غواصة |
| Sanki patlamak üzere olan bir denizaltı içerisindeyim. | Open Subtitles | اشعر كما لو انني في غواصة على وشك ان تحترق |
| Umarım oralarda bir yerde hâlâ bir denizaltı vardır. | Open Subtitles | على أمل أن تكون لاتزال هناك غواصة في الخارج |
| Kahrolası bir denizaltı tamiri yapmıyorum ben. En son ne zaman çalıştın? | Open Subtitles | ،لم أكن أصلح غواصة متى كانت آخر مرة عملت فيها؟ |
| Sonarda bir denizaltı görmekten daha fazla nefret ettiğim tek şey var. | Open Subtitles | شيءٌ واحد أكرهه أكثر من رؤية غواصة في السونار. |
| Sonra Musa ile kokteyl içelim. Sonra uçan bir denizaltı icat edeceğim. | Open Subtitles | ،مشروبات مع موسى وبعدها سأخترع غواصة طائرة |
| Neden bir denizaltı havada olsun ki? | Open Subtitles | لمَ قد تكون غواصة في السماء؟ ذلك غير منطقي إطلاقاً. |
| Evlat, bu "Kaçakçılar" bir savaş jetini düşürdüler dört deniz destroyerimizi kontrol ediyorlar ve ellerinde üstünde nükleer bomba bulunan bir denizaltı var. | Open Subtitles | هؤلاء المهربين إستولوا على طائرة نفاثة ويتحكمون بأربعة مدمرات للبحرية والآن دليهم غواصة تحمل النووي |
| Elektrikli motoru onu sessiz çalışan harika bir denizaltı yapar. | Open Subtitles | محركها الإلكتروني يجعلها غواصة مثالية تركض بصمت |
| Dikilme öyle. Yakalamamız gereken bir denizaltı var, atla! | Open Subtitles | انت ايها المنكمش ,لدينا غواصة لنلحق بها.. |
| Ve, biliyorsunuz, şimdi burada Titanik'in güvertesindeyim, bir denizaltı'da oturuyor, ve daha önce orkestranın çalmış olduğu yerdeki tahtalara bakınıyorum. | TED | يمكنكم تخيل أنني على سطح حطام سفينة التيتانيك داخل غواصة وأنظر على الألواح الخشبية والتي تبدو تماما كهذه حيث عزفت هنالك الفرقة الموسيقية |
| Bu tekniği ilk defa tek kişilik bir denizaltı olan Deep Rover'da çalışırken geliştirdim daha sonra burada gördüğünüz Johnson Sea-Link denizaltısında kullanmak için uyarladım. | TED | اولا طورت هده التقنية بالعمل في غواصة صغيرة تتسع لفرد واحد يدعى روفر العميق ثم هياته للاستعمال في الرابط البحري جونسن الذي تشاهدونه هنا. |