Yapılması gerektiğine inandığım bir diğer şey de yoksul çiftçiler için teknoloji üretmek. Böylece ürünleri değer kazanacaktır. | TED | الشيء الآخر الذي اؤمن به هو الحاجة لصنع تقنيات للمزارعين الفقراء لاضافة قيمة لمحاصيلهم. |
Afrika hakkında hatırlanacak bir diğer şey de tarımlarının çoğunluğunun yağmura dayanmakta olduğu. | TED | و الشيء الآخر الذي يجب أن نتذكر عن أفريقيا هو أن أكثر زراعتهم تعتمد على المطر. |
Liderlik hakkında öğrendiğim bir diğer şey, liderlik ve ünlüler arasında bir fark olduğu, değil mi? | TED | الشيء الآخر الذي قد تعلمته عن القيادة بأن هناك اختلاف بين القيادة والشهرة، صحيح؟ |
Biyolojik kaynaklardan edinilen bir diğer şey sentetik örümcek ağıdır. | TED | شيء آخر يأتي من مصدر حيوي هو حرير العنكبوت الاصطناعي. |
YouTube'da gerçekten sevilen bir diğer şey daha var. | TED | وهنا شيء آخر خطير بالفعل على الأطفال على اليوتيوب. |
Bilmen gereken bir diğer şey de külotlarınla salsa dansı yapmak. | Open Subtitles | الشيء الأخر الذي يجب أن تعرفيه أنت مثل راقصة الصالصا بتنورتك القصيرة هذه |
Sahte limon ağaçlarının dışında Çinlilerin refah seviyesini göstermek için yaptıkları bir diğer şey de permaydı. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أشجار الليمون المزيفة الشيء الأخر الذي يفعلونه الصينيون لـ إظهار الثراء كان تمويج الشعر |
Fosil yakıt emisyonlarını aşamalı olarak ortadan kaldırabilecek bir diğer şey ise, bundan etkilenebilecek işçileri değişik bir meslek kolunda yeniden eğitmek ve iyi sendika işlerine girmelerini sağlamak. | TED | الشيء الآخر هو، أن تتخلص من الانبعاثات الناجمة عن الوقود الأحفوري تدريجياً، مع ضمان أن العاملين الذين سيتأثرون بذلك يتم تدريبهم ومنحهم نفس الأجور النقابية وتشغيلهم في وظائف نقابية جيدة. |
Söylenen bir diğer şey ise; "Evet, doğru ama, bildiğiniz gibi Hindistan ArGe merkezlerinden çıkan işler, Amerikan ArGe'lerinden çıkanlarla karşılaştırılamaz." | TED | الشيء الآخر الذي قيل لنا هو، "نعم لكن كما تعلمون، نوع العمل المنتج في مراكز البحوث والتطوير في الهند لا يمكن مقارنته مع نوع العمل المنتج في مراكز البحوث والتطوير في الولايات المتحدة." |
Gottman’ın bulduğu bir diğer şey, etkili erkeklerin de "mükemmel baba" olma eğilimi göstermeleri. | TED | الشيء الآخر الذي وجده غوتمان هو أن الرجال الذين يمكن التأثير عليهم يميلون أيضًا إلى أن يكونوا “آباءً استثنائيين!” |
Hakkımızda, söylediği bir diğer şey ise: hatalarımızdan öğrenecek kadar mütevazi olup olmadığımız. | TED | وهناك أيضًا شيء آخر يكشفه هذا عنا: إن كنا نمتلك أي تواضع لنتقبل أخطائنا. |
Sende hoşuma giden bir diğer şey de, öğretmen, bildiğin bu tüm sözcükler. | Open Subtitles | ذلك شيء آخر أَحبه عنك، المعلم. كلهم يكتبون كلماتك تعرفى |
Vivian'ın eşyaları arasında bulduğum bir diğer şey de bir mektuptu. | Open Subtitles | شيء آخر عثرت عليه في أغراض فيفيان هذه الرسالة |
Bu da sinsice girmeye çalıştığın bir diğer şey. | Open Subtitles | هذا هو شيء آخر أنتِ تدخلتي به |