- bir dolandırıcı... korkulacak gerçek güçleri olmayan bir hokkabaz. | Open Subtitles | ! إنه دجال محتال دون أي قوى حقيقية نخاف منها |
Bu adam kral olamaz çünkü... o bir dolandırıcı, şarlatan ve de hırsızdır. | Open Subtitles | ذلك الرجل لايمكن ان ينصب ملكاً لانه محتال و مخادع ولص |
Danny'nin şimdilerde bir dolandırıcı olduğunu biliyor. Fikrimi sordu. | Open Subtitles | علم أنّ داني أصبح محتال الآن، ولقد أراد رأيي. |
Ve sen çok iyi bir dolandırıcı olduğun için onlara tam olarak bunu vereceğiz. | Open Subtitles | ولانك رجل مخادع جيد هذا تماماً ما سنريهم |
Sadece bir dolandırıcı değil, aynı zamanda bu işte çok iyi. | Open Subtitles | ليس لأنها فنانة محتالة بل لأنها بارعة جداً بذلك |
Kız kardeşinin milyonları vardı. bir dolandırıcı ile evli olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | أختها كانت تملك الملايين و تبين إنها متزوجة من مُحتال |
Bu adam, bilinen isimleriyle Lenny Pepperidge, Lenny the Pep, Shelden Wells, Küçük Timmy Hardwell, bir dolandırıcı. | Open Subtitles | هذا الرجل ليني بيبيريدج المعروف بليني البوب المعروف بشلدون ولز المعروف بتيمي هاردويل هو نصاب |
Hiç silah kullanmadı, akıllı bir dolandırıcı sadece. | Open Subtitles | حسناً ، على الأرجح أنه لم يملك سلاحاً من قبل ولكنه محتال أكثر من أي شئ آخر |
Ayrıca burada sık sık bir dolandırıcı gibi hissetiğinde yazıyor. | Open Subtitles | ومذكور هنا ايضا بأك غالبا تحس بأنك محتال |
Evet, yani ya bir dolandırıcı, ya da babasının bebeği. | Open Subtitles | نعم، إما أنها محتال أو ترضع من صندوق إئتمان |
Şüpheli beyaz yakalı bir dolandırıcı ve davranışçıların karanlık üçlü dediği şeye sahip-- | Open Subtitles | هذا المجرم هو رجل محتال يجسد ما يدعوه علماء السلوك بالثلاثية المظلمة |
Sırf babası bir dolandırıcı diye ölmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | هي لا تستحق أن تموت فقط لأن والدها محتال. |
bir dolandırıcı tarafından 20 milyon dolarım çalındı. | Open Subtitles | 20 مليون دولار سرقت مني بواسطة محتال عال المستوى |
Ve sen çok iyi bir dolandırıcı olduğun için onlara tam olarak bunu vereceğiz. | Open Subtitles | ولانك رجل مخادع جيد هذا تماماً ما سنريهم |
O bir dolandırıcı, belki daha da kötüsü. | Open Subtitles | انه رجل مخادع, او شيء اسوء. |
Kendisi bir dolandırıcı. Bay Wale'i o öldürmüş olabilir. | Open Subtitles | حسناً ، إنّه رجل مخادع قد يكون قتل السيد (وايل) |
Ne yani, o da bizim gibi bir dolandırıcı mı? | Open Subtitles | حسناً ، أتعتقدان أنّها عميلة محتالة مثلنا؟ |
Kendisine binlerce dolar vermem için, beni kandıran bir dolandırıcı. | Open Subtitles | محتالة جعلتني أعطيها مئات الآلاف من الدولارات |
Dur tahmin edeyim; artık güzel işler yapan eski bir dolandırıcı mı? | Open Subtitles | -دعيني أحزر... أهو مُحتال سابق بات صالحاً؟ |
Bu adam, bilinen isimleriyle Lenny Pepperidge, Lenny the Pep, Shelden Wells, Küçük Timmy Hardwell, bir dolandırıcı. | Open Subtitles | هذا الرجل ليني بيبيريدج المعروف بليني البوب المعروف بشلدون ولز المعروف بتيمي هاردويل هو نصاب |
Söyle bakalım, eşcinsel bir dolandırıcı Harvard öğrencisi gibi dolaşarak ne yapıyor? | Open Subtitles | أخبرني، لمَ يقوم عاهر شاذ بالتمثيل كطالب بـ(هارفارد)؟ |
Kardeş Baines bir dolandırıcı, ama bir el diğerini yıkar. | Open Subtitles | ،الأخ "بينز" لديه أخطاء كثيرة و لكن يد تغسل الأخرى |