bir eczacı, sahte ilaçları herhangi bir yerde tespit etmek için yeni bir yöntem buluyor. | TED | وهناك صيدلي جاء بطريقة جديدة للكشف عن الأدوية المغشوشة في أي مكان. |
Çılgın bir eczacı tarafından vurulmuş, ya da polisten kaçarken bir arabanın altında kalmış olarak. | Open Subtitles | أو برصاصة صيدلي مجنون أو دهستك سيارة لحظة هروبك من الشرطة |
Kaçırılmadan önce 65 yaşındaki bir eczacı tarafından çekilmiş. | Open Subtitles | لقد تم التقاطها بمعرفة صيدلي قبل دقائق من اختطافها. |
Ne de olsa yalnızca zavallı bir ayyaşın oğlu, bir eczacı çırağıyım ve özgürlüğümüz için verdiğimiz bu mücadelede yalnızca 11 muharebenin gazisiyim. | Open Subtitles | أنا فقط إبن فقير لرجل سكير مجرد صيدلي مُتدرب و المحارب فقط في أحد عشر معركة |
Eskiden bir eczacı olduğumu düşünürdüm ortalıkta malzeme filan taşıyordum. | Open Subtitles | . . بالأيام السابقة , أخذت بالإعتقاد أنى صيدلي .المادة التى أحملها معى... |
İlaçları bağışıklık sistemini kasıp, çok sayıda alerjik reaksiyona neden olan bir eczacı, hiç biri, neye bakacağını bilmediğin takdirde tespit edilemez. | Open Subtitles | صيدلي تتسبب جُرعات دواءه في الإستيلاء على الجهاز المناعي للجسد والتسبب في أى عدد من ردود الفعل التحسسية كل رد فعل منهم من المُستحيل تحديده |
Ve biliyorsunuz, şimdi bir eczacı ve... | Open Subtitles | و الآن هو صيدلي |
Gergin bir eczacı. | Open Subtitles | صيدلي على أعصابــه |
- O bir eczacı, terapist değil. | Open Subtitles | انه صيدلي . وليس طبيب نفسي - من لاري؟ |
Aslında kardeşim bir eczacı. Ama önemi yok. | Open Subtitles | ان اخي صيدلي , لا تهتم |
Sana inanmak istiyoruz Makai ama şu an morgda yatan bir eczacı var ve biz orada yatmasını önleyemedik. | Open Subtitles | نرغب بتصديقك (ماكاي)، لكن في الوقت الحالي، لدينا صيدلي ميت في المشرحة وبالتأكيد لم يكن لديك حيلة |
Ma'an'da davamıza gönül vermiş bir eczacı var. | Open Subtitles | (هناك صيدلي في (معان وهو صديق لقضيتنا |
Hayır Dayton'dan bir eczacı. | Open Subtitles | (كلا، صيدلي من (دايتون |