bir eliyle suçlamak diğeriyle affetmek. | Open Subtitles | يوزعون الذنب بيد واحدة والاخرى يوزعون بها الفداء |
Kai, bir eliyle şefe barış önerisi yaptı ama öbür eliyle... | Open Subtitles | بيد واحدة عرض كاي على رئيسهم السلام ولكن بيده الأخرى |
bir eliyle çikolata sunar, diğer eliyle cüzdanını yürütürler. | Open Subtitles | يقدمون لك الشوكولاته بيد واحدة ويسرقون محفظتك باليد الأخرى |
Merhum elinde bir buket çiçekle eve gelmiş, çiçekleri bir vazoya yerleştirmiş, bir eliyle vazoyu tutarken, diğer eliyle bardağı almış, ve viski koymaya gitmiş. | Open Subtitles | أن الضحية دخلت الغرفة وهي ممسكة بباقة من الزهور ومن ثم وضعت الزهور بالزهرية وأمسكت بها بيد واحدة وأمسكت بكأس الويكسي باليد الأخرى |
James Garfield bir eliyle Latince yazarken, diğer eliyle de Yunanca yazıyormuş. | Open Subtitles | كان بإستطاعة (جيمس غارفيلد) الكتابة باللغة اللاتينة بيد واحدة والكتابة باليونانية باليد الأخرى في نفس الوقت. |