"bir fırsat olarak" - Translation from Turkish to Arabic

    • كفرصة
        
    Ona bir problemmiş gibi bakmaktan vazgeçtik, ve onu iyileştirebileceğimiz bir fırsat olarak gördük. TED أوقفنا النظر إليه كمشكلة، وبدأنا بالنظر إليه كفرصة للتحسّن.
    Ve bir sürü talk showlara katıldılar. Ve bunu bir şeyleri değiştirmek için bir fırsat olarak kullandılar. TED وقد أنتهى بهم الحال لإستضافتهم في عدة برامج تلفزيونية. وقد أستخدموها كفرصة لإحداث تغيير.
    Ya da bunu, kendini işine ve yeni kariyerine... adamak için bulunmaz bir fırsat olarak görebilirsin... Open Subtitles أو أن ترى ذلك كفرصة ذهبية لتكرّس نفسك لأجل عملك, على مهنتك الجديدة..
    Konfederasyon, son gerçekleşen saldırıları Onderon üzerindeki baskısını arttırmak için bir fırsat olarak kullanıyor. Open Subtitles الكوندفرالية قد استخدمت الهجمات الاخيرة كفرصة لاحكام قبضتها على اوندرون
    IRIS, savaşı bir fırsat olarak değerlendirip Kuzey Kore'de yeni bir politik güç elde etmeyi amaçlıyordu. Open Subtitles لأستغلال الحرب كفرصة ايريس قررت انشاء فرع جديد في كوريا الشماليه
    Bunu bir fırsat olarak gören kişi, sonunda onun uzun bir kariyeri olduğunu fark etti. Open Subtitles والذي يبدو كفرصة كبيرة من شأنها أن تعطيها حقها بعد مسيرة فنية حافلة
    Birleşme programını geliştirmek için sürekli yeni yollar arıyor bu yüzden bunu da bir fırsat olarak kullanıyor. Open Subtitles هي دائماً تبحث عن طرق جديدة لتعزيز برنامج التكامل لذا هي ستعتبره كفرصة لاقامة علاقاتٍ عامة
    Umarım partimi müşteri yakalamak için bir fırsat olarak kullanmıyorsundur. Open Subtitles آمل أن لا تستخدم حقلتي كفرصة لتحصل على عملاء
    Bu zamanı bir fırsat olarak görüp, öğrenebildiğiniz her şeyi öğrenmeniz gerek. Open Subtitles يجب أن تأخذ هذا الوقت كفرصة لمعرفة كل ما تستطيع
    Evet ve belki de bunu karşı istihbarat teknolojisini kullanmak için bir fırsat olarak görebiliriz. Open Subtitles نعم ، ولرُبما يُمكننا استخدام هذا كفرصة للبحث في ماضي كلّ شخص في مكافحة التجسس التِقنية
    Etrafa bakarsam her yüzeyi bir fırsat olarak görürüm. TED إذا نظرت حولي الآن، أرى كل سطح كفرصة.
    Ama daha büyük bir payı eve götürmenin ötesinde, çiftçiler, topraklarımızda ve otlaklarımızda çobanlık yapan yeni nesil çiftçileri yetiştirmek için pazarları bir fırsat olarak kullanıyorlar. TED لكن إلى جانب نيل حصة أكبر، يستخدم المزارعون الأسواق كفرصة لتربية الجيل القادم من المزارعين الذين يرعون مزارعنا ومراعينا.
    Bunu, sekiz yıl boyunca parçası olduğum ve hayatım boyunca gördüğüm tek kimlik, topluluk ve amaç olan hareketten ayrılabilmek için bir fırsat olarak kullandım. TED استخدمته كفرصة للابتعاد عن الحركة التي كنت جزءًا منها لمدة ثماني سنوات، وكانوا هم الهوية والمجتمع والهدف الذين عرفتهم لمعظم حياتي.
    Bu olayı bir fırsat olarak kullanıp işleri bütün ayrıntılarıyla konuşalım. Open Subtitles دعنا نَستعملُ هذا الحدثِ كفرصة لكلّنا للتَعَلّم كَيفَ إلى...
    Bunu bir sorun haline getirme, çözüm için bir fırsat olarak düşün. Open Subtitles لا تعتقديها مشكلة إعتبريها كفرصة للحلّ
    Kulağa çılgınca geldiğinin farkındayım ama bunu bir fırsat olarak görmek isteyebilirsiniz. Open Subtitles ...أنا أعلم أن هذا يبدو جنونياً, ولكن لربما تستطيع النظر إلى هذه المسألة كفرصة
    olduğumu göstermek için bir fırsat olarak görüyorum. Open Subtitles كفرصة لي لإظهار ما أنا رياضي جيد
    bunu bir fırsat olarak gör, şey olarak değil işkence mi? Open Subtitles ...أرجوك, فقط حاول أن تراها كفرصة ...ولا ولا أتعذب؟
    Siz çocuklar, bu olaya bir fırsat olarak bakmalısınız. Open Subtitles أنتما يجب عليكما رؤية هذا كفرصة
    Yine de ben bunu cevaplamak için bir fırsat olarak alacağım. Open Subtitles سأستغل هذا كفرصة للإجابة على كل حال

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more