| Ya bir şeyi atladık ya da bir fırsata doğru yönlendiriliyoruz. | Open Subtitles | اما تغاضينا عن شيء احد يشير الى ان هناك فرصة اخرى |
| İşte o an fark ettim ki, bu bilim insanlarıyla çalışabilme imkanım vardı. Böylesi bir fırsata hemen atlayıverdim. | TED | وبعدها ادركت ان هناك فرصة لي للتعاون مع هؤلاء العلماء، واقتطفت تلك الفرصة |
| Sadece bir fırsata ihtiyacınız var. Benim fırsatım Beau'dan ve Blackawton Arı Projesinden geldi. | TED | كنت فقط بحاجة إلى فرصة. جاءت لي الفرصة في شكل بو، ومشروع نحل بلاكاوتون. |
| Cinayet suçlarını, bir insan ömrü kadar sürede yarıya indirebilecek önemli bir fırsata sahibiz. | TED | أيها القوم، بأيدينا فرصة العمر لتخفيض نسبة العنف بمعدل النصف خلال حياتنا. |
| Ama gelişmeci bir zihniyetiniz varsa ve kabiliyetlerinizin iyileşebileceği fikrindeyseniz; bir zorluk, öğrenmek ve büyümek adına bir fırsata dönüşür. | TED | لكن إن كانت عقليتك نامية وتعتقد أن قدراتك يمكن أن تتطور، فستكون التحديات فرصة للتعلم والتطور. |
| Biz, dünya vatandaşı olarak, şu an dünyadaki bu büyük pozitif değişimi hızlandırmak için eşsiz bir fırsata sahibiz. | TED | نحن كمواطنين عالميين لدينا الآن فرصة فريدة للإسراع بالتغير الإيجابي على نطاق واسع حول العالم. |
| Ancak iyi haber şu ki, küresel toplum hâlâ harika işler yapmak için bir fırsata sahip. | TED | لكن الخبر السار هو، أن المجتمع الدولي لديه فرصة لكي يقوم بشىء جريء مماثل اليوم. |
| Sivillerin katılımını sağlamak için eşsiz bir fırsata sahip olduğumuz bir zamandayız. | TED | نحن الآن لدينا فرصة ليس لها مثيل لتحويل المشاركة المدنية. |
| Ünlü bir savaşçı olabilmek için sadece bir fırsata ihtiyacım var. | Open Subtitles | كل ما أحتاجه هو فرصة وأستطيع أن أكون محارب عظيم |
| Görünüşe göre Musa, biri onun sadece bir fırsata ihtiyacı olduğunu düşünmüş. | Open Subtitles | من الواضح يا موسي أن شخص ما ظن إنه يحتاج فقط إلي فرصة |
| Kader küçük talihsizliğimizi harika bir fırsata çevirdi. | Open Subtitles | القدر, حول مصيبتنا الصغيرة إلي فرصة عظيمة |
| Düşünüyorum ki benimle tanışırsa, Şansım olabilir... ve bir fırsata sahip olduğun zaman, onu yakalamalısın. | Open Subtitles | اعتقد انه اذا قابلني يكون لدي فرصة واذا حصلت على اولوية عليك باستغلالها |
| "Ayın rahatsız edici etkileri romantik bir fırsata darbe vurabilir..." | Open Subtitles | الميزان كان يجب ان اعرف فرصة رومانسية قد تعاني من مأزق صغير |
| Yatacak daha fazla kız bulmak için bir fırsata daha çok benziyor. | Open Subtitles | إنها تبدو فرصة جيدة للحصول على المزيد من الفتيات |
| Ve bir grup bitki, otlar, bu buhranı bir fırsata çevirdi. | Open Subtitles | و مجموعة واحدة من النباتات، الأعشاب ، وحولت هذه الأزمة إلى فرصة. |
| Bence bundan sonra gelecek olan yani dördüncü nesil kıtayı dönüştürmek için eşsiz bir fırsata sahip. | TED | أني أؤمن بأن الجيل القادم بعد هذا، أي الجيل الرابع، لديه الفرصة الفريدة لتحويل القارة. |
| Yani, Afrika'da şu an bu sıradışı fırsata sahibiz, dünyayı değiştirmek ve herkesin kıskanacağı, herkesin bizi yenilikçi olarak görmesini sağlayacak bir enerji sistemi yaratacak sıradışı bir fırsata. | TED | لدينا هذه الفرصة الرائعة، الآن، في إفريقيا هي فرصة رائعة، لتغير العالم وصنع نظام طاقة التي سيغار منها الجميع، والجميع سيرى أننا مبدعين. |
| Bizim sadece doğru bir fırsata ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج فقط إلى تحيّن الفرصة المناسبة |
| Denemek için bir fırsata ihtiyacım var. | Open Subtitles | أريد فقط تلك الفرصة للمحاولة |