Sιğιrlarιnιza olanlarι duyunca... çok iyi bir fiyata başka bir sürünün gelmesini ayarladιm. | Open Subtitles | عندما سمعت ماحدث لماشيتك قمت بعمل الترتيبات لشراء قطيع آخر بسعر جيد |
İhtiyacın olan tüm gazeteyi daha iyi bir fiyata halledebilirim. | Open Subtitles | يمكن أن تحصل جميع هذه الورقة عليك بسعر أفضل. |
Eğer buralardaki birkaç işte bana yardımcı olursan sana orayı makul bir fiyata verebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أؤجرها لك بسعر معقول اذا ساعدتني ببعض الاعمال هنا |
Gene de, gladyatör tüccarları ile iyi bir fiyata gelir getirebilirdi. | Open Subtitles | ومع ذلك، هي كانت ستُباع بسعر جيد لتجار العبيد المحاربين |
Harika bir emlakçım var, ve beni iyi bir fiyata satabileceğim konusunda ikna etti. | Open Subtitles | هل جننت؟ لدي سمسارة رائعة و هي تؤكد لي ان بإمكاني الحصول على مبلغ كبير |
Leanne onları çok ucuz bir fiyata satın alabilmiş. | Open Subtitles | تمكنت (ليان) من شرائها بمبلغ زهيد |
Kilosu bir dolar olacak olan cüzi bir fiyata. | Open Subtitles | وبمقابل ثمن زهيد جداً دولار واحد للرطل |
tamam bu odayı ucuz bir fiyata kiralayabiliriz ev için yardım iyi olur, | Open Subtitles | إذاً, سنؤجرها بسعر منخفض للمساعدة في مصاريف المنزل |
Güzel beyaz bir kuzu keseceğim, ya da, onu yapamazsam, eğer uygun bir fiyata iyi bir tane bulamazsam, o zaman 6 güvercin keseceğim. | Open Subtitles | أذبح خروفاً أبيض لأجلك أو، لو لم أستطع أن أحصل علي واحد بسعر جيد ست حمامات |
Hükümet otunu özel bir durum için saklıyordum, ama hükümet otunu piyasada çok makul bir fiyata gidip alabilirsiniz. | Open Subtitles | كنت أحتفظ بحشيش الدولة لمناسبة خاصة لكن حشيش الدولة سيباع بسعر جيد فى السوق |
Ona göre, banka sizin oto pazarına el koymadan önce iyi bir fiyata burayı biz alalım, olmaz mı? | Open Subtitles | لماذا لا نقوم بشراء معرضك بسعر جيد , قبل أن يحجز عليه البنك |
Selamlar. Düşük bir fiyata, yeni sayılabilecek bir laptop arıyordum. | Open Subtitles | مرحباً ، إنني أبحث على حاسوباً محمول جديداً ، حيث يكون بسعر رخيص جداً |
Kalite, maliyet ve rekabete göre belli bir fiyata satılıyor. | Open Subtitles | يُباع بسعر معين بناءً على الجودة، التكلفة، المنافسة |
Söylemedi deme, bombalama olayından sonra, turizm bayağı çöktü, ben de burayı sana çok güzel bir fiyata verebilirim. | Open Subtitles | لذلك يمكننى أن أعطيكى هذا المكان بسعر جيد الأن |
Kocası, Bayan Havisham'ı, kardeşi Arthur'un fabrikasındaki hissesini çılgın bir fiyata almaya ikna etti. | Open Subtitles | وقد أقنعها ان تشتري نصيب اخيها في مصنع الجعة بسعر هائل اذاً ,حين يصبح زوجها سيتمكن من ادارة المصنع كله |
Şirketinizin yakınındaki çiçek dükkânı bir düzine gülü çok makul bir fiyata satıyor 127,68 dolara. | Open Subtitles | أجل. متجر الأزهار قُرب مكتبك، يبيع العشرات من الورود الحمراء بسعر معقول تماماً بـ 127.68 دولار. |
Çok istiyorsan iyi bir fiyata bırakırım. | Open Subtitles | حسنا ، اذا كنت تريدها سوف اعطيك ايها بسعر جيد |
Sence uygun bir fiyata almama yardım edebilir misin? | Open Subtitles | هل تعتقد أن بإستطاعتك مساعدتي في الحصول على واحدة بسعر معقول؟ |
Oradan da izini, 100 doların altına bir fiyata sahte Amerikan pasaportu alabileceği Mexico City'e sürdük. | Open Subtitles | حيث تمكن من شراء جواز سفر أمريكي مزور بسعر أقل من 1000 دولار |
- Belki. Bu otomatı iyi bir fiyata elden çıkarabliriz. | Open Subtitles | بإمكاني الحصول على مبلغ جيد مقابل آلة البيع هذه |
Oldukça uygun bir fiyata. | Open Subtitles | ثمن زهيد جداً. |