Masasında oturmuş, yüzünde koca bir gülümseme, her tarafı dosyalarla çevrili. | Open Subtitles | بالقرب من الطاولة مع ابتسامة عريضة على وجهه محاط بجميع ملفاته |
Seni güzelce hazırlayıp, o güzel yüzüne harika bir gülümseme konduracaklar? | Open Subtitles | يظهرونك بشكلٍ جيد. ويمنحونك ابتسامة جميلة على هذا الوجه الجميل, حسناً؟ |
Ama size şu kadarını söyleyebilirim ki, bu fikir üzerinde düşündüğümde yüzümde kocaman bir gülümseme belirirdi. | Open Subtitles | انة يجب ان تخبرنى قبل تنفيذ فكرتك هذا يجعلنى اضع ابتسامة عريضة على وجهى |
uzun zamandır yapmıyorsun. Uzun ve tatlı bir gülümseme sadece.. | Open Subtitles | و التي لديها إبتسامة جميلة فهيا لم تعد تبتسم إطلاقاً |
Uyandığında, yüzünde bir gülümseme vardı. | Open Subtitles | عندما إستيقظَت، كَانَ عِنْدَكَ إبتسامة على وجهِكِ. |
Bana dönüp yüzünde büyük bir gülümseme ile "seks harika bir şey" dedi. | Open Subtitles | بإبتسامة كبيرة على وجهه وقال لي . الجنس شيء جميل |
Bu bana her şeyi anlatmak üzere olan birisi için iddialı bir gülümseme. | Open Subtitles | هذة ضحكة كبيرة من اجل شخص سيقوم بأخبارى عن كل شىء |
Ama bunların hepsinden senin sapık yüzüne bir gülümseme kondurmak için vazgeçiyorum. Sakın berbat etme. | Open Subtitles | لكني مستعدة للتضحية بكل ذلك فقط لأرسم الإبتسامة على وجهك الصغير المنحرف، لذا لا تخرب هذا |
Ama size söyleyeceğim, fikir hakkında düşündüğümde... yüzüme büyük bir gülümseme yerleşiyor. | Open Subtitles | انة يجب ان تخبرنى قبل تنفيذ فكرتك هذا يجعلنى اضع ابتسامة عريضة على وجهى |
Amerikadaki herkesin kalçasına bir gülümseme getireceğini söylemiştin ırk, din ve renk ayırt etmeksizin. | Open Subtitles | قلت لك انك ستجلب ابتسامة لكل وسط في امريكا دون عنصرية لون او نسب |
Eee, başlangıç olarak, bir çoğu beni yakışıklı bulur harika bir gülümseme ile. Eminim ayni fikirdesindir. | Open Subtitles | اولا يجدنى الكثيرون وسيما وذا ابتسامة خلابة |
Ne zaman önemsiz pisliklerden bahsetsek yüzünde herzaman bir gülümseme belirirdi. | Open Subtitles | ونبداء فى التغوط الغيرمهم كان عنده ابتسامة دائمه على وجهة |
O bir gülümseme, ters bir surat asma değil. Bunun da üzerinde çalış. | Open Subtitles | هذه ابتسامة ليس عبوساً مقلوباً، تمرني على هذا أيضاً |
Koca bir gülümseme ver bana. Şimdi topa sinirlen. | Open Subtitles | أعطها ابتسامة كبيرة ، ممتاز الآن ، أنت غاضب من الكرة |
Ama senin için teselli olacaksa yüzüme kocaman bir gülümseme kondurmayı başardın. | Open Subtitles | لتعتبرها تعزية لك وضعت إبتسامة على وجهي. |
Ama senin için teselli olacaksa... ..yüzüme büyük bir gülümseme koymuştun. | Open Subtitles | لتعتبرها تعزية لك وضعت إبتسامة على وجهي. |
Hayatınıza ufak bir gülümseme kattığıma memnun oldum, Bay Bruckman. | Open Subtitles | أنا مسرور أنا يمكن أن أجلب إبتسامة صغيرة إلى حياتك، السّيد بروكمان. |
Güzel bir gülümseme duygusal kahverengi gözler görüyorum. | Open Subtitles | أرى إبتسامة لطيفة. أرى عيون سمراء شديدة العاطفة. |
- Evet. - bir gülümseme daha alabilirmiyim? | Open Subtitles | هذا صحيح هل أستطيع أن أحصل على إبتسامة أخرى ؟ |
Basit bir gülümseme ve birinin yanağına değerli bir dokunuşun hissiyle dünyanın sorunlarından kaçının çözülebileceği hayret verici. | Open Subtitles | مدهش هو كم مشكلات هذا العالم التي يمكن أن تُمحى بأبسط بإبتسامة والشعور بإحساس رائع تجاه شخص ما |
Ya da normal sözlerin ardından tatlı bir gülümseme. | Open Subtitles | أو لأستخدم كلمات عادية متبوعة بإبتسامة ساحرة |
Hoş, büyük bir gülümseme Jim. | Open Subtitles | (ضحكة كبيرة يا (جيم |
Yüzünde bir gülümseme vardı. | Open Subtitles | كانت لديه تلك الإبتسامة على وجهه |