"bir gerçek" - Translation from Turkish to Arabic

    • إنها حقيقة
        
    • حقيقة واحدة
        
    • حقيقه
        
    • هذه حقيقة
        
    • هي الحقيقة
        
    • إنّها حقيقة
        
    • الحقيقة التي
        
    • انها حقيقة
        
    • حقيقة أنه
        
    • هناك حقيقة
        
    • كانت الحقيقة
        
    • حقيقة أن
        
    • حقيقة بديهية
        
    • هو حقيقة
        
    • هي حق عادل
        
    Şu bir gerçek ki, organlarımız veya dokularımız yaralandığında, kemik iliğimiz kan doloşımımıza kök hücreler salar. TED إنها حقيقة أن أعضاءنا أو أنسجتنا عندما تكون مجروجة أو مصابة، فإن نخاع العظام يطلق خلايا جذعية في دورتنا الدموية.
    Birçok beslenme teorisi var ama bence tartışılmaz tek bir gerçek var. Open Subtitles هناك نظريات غذائية مختلفة كثيرة، لكنني أعتقد أن هناك حقيقة واحدة أكيدة.
    Irklarının konukçu olamadığı bir gerçek. Open Subtitles إنها حقيقه أن جنسه لايمكن أن يكونوا مستضيفين
    Bu bir takma ad değil, adamım.Bunu bir gerçek olduğunu sana söylüyorum. Open Subtitles إنه ليس اسما مستعارا يا رجل ، أؤكد لك أن هذه حقيقة
    Size bir gerçek sunayım. Kurbağa Gölü, eşek yüküyle kurbağa ve kuşun yuvası. Open Subtitles لو كانت هذه هي الحقيقة وكانت بحيرة الصفادع هي موطن لضفادع وطيور مُلوثين
    Bu, yüzleşmemeyi reddederek insanlığın aldatışına yapıştığın önemli bir gerçek. Open Subtitles إنّها حقيقة جوهرية، رفضك مجابهتها ناجم عن تشبتك بوهم انساني
    Sis perdesini aralarken, bizleri gün ışığına çıkarmayacak bir gerçek. Open Subtitles الحقيقة التي تذوب فى الأسرار و تحفظ صورتنا سليمة
    Ama şimdi, benim en iyi olduğum bir gerçek. Spassky'i hiç yenemedin. Open Subtitles لكن الان انها حقيقة واضحة بأني الأفضل أنت لم تهزم سباسكي أبدا
    Onlara işkence etmediği ve cinsel taciz yapmadığı bir gerçek ve onları vicdan azabı gösteren uyuma pozisonunda bırakıyor. Open Subtitles حقيقة أنه لا يعذبهم أو يسيء لهم جنسيا و يضعهم و كانهم نيام مما يشير للندم
    Ama sana şunu söylemem lazım ki... henüz kavrayamadığımız müthiş bir gerçek var. Open Subtitles و لكنى أقول لك شيئاً هناك حقيقة عظيمة أننا لم نتكهن حتى الآن
    1885'te ortalama bir North Carolina ev hanımının bir yılda toplam 148 mil yürüdüğü ve 35 ton su taşıdığı tarihsel bir gerçek. TED إنها حقيقة تاريخية أنه في عام 1885, ربة المنزل المتوسطة في كارولاينا الشمالية مشت 148 ميلاً سنوياً كي تحمل 35 طناً من المياه.
    Orta yaşlardaki birçok insan için bu bir hissiyat değil; birden işsiz kalınca ve telefon susunca yüzümüze vuran acı bir gerçek. TED بالنسبة للكثيرين منا في منتصف العمر، لا يكون ذلك مجرد شعور، إنها حقيقة قاسية، عندما نخسر فجأة وظائفنا ويكف الهاتف عن الرنين.
    Sorun şu ki, savaşta basit ve çıplak bir gerçek yok. Tek bir basit, çıplak gerçek. TED المشكلة هي أن الحرب لا تملك حقيقة بسيطة واضحة، حقيقة واحدة بسيطة وواضحة.
    Aslında, ispatlanmış bir gerçek. Birazcık tatlı söz mucizeler yaratabilir. Open Subtitles هناك حقيقه علميه قليل من السكر يعمل المعجزات
    Bu artık bir teori değil, komiser, bu bir gerçek. Open Subtitles هذه لم تعد مجرد نظرية بعد الان كابتن هذه حقيقة
    - Tek bir gerçek varsa; o da genetik olarak arttırılmış zekamın bizi hayatta tuttuğudur. Open Subtitles إن ذكاء هندستي الوراثية هي الحقيقة الواحدة التي ساعدتنا على البقاء على قيد الحياة
    Şartlarımı daha da trajik hale getiren bir gerçek, değil mi? Open Subtitles إنّها حقيقة تجعل ظروفي أشدّ مأساويّة، ألا توافقينني؟
    Bu benim çocukken keşfettiğim bir gerçek. Open Subtitles هذه الحقيقة التي اكتشفتها عندما كنت طفلاً
    Her iki halde de, dünyayı paylaşmanın insanın belirleyici özelliklerinden biri olmadığı tarihi bir gerçek. Open Subtitles ولكن انها حقيقة تاريخية ان مشاركة العالم لم تكن ابدا من طباع الجنس البشري
    Bunu sana kimsenin yaptıramayacağı bir gerçek olmasaydı bu akşam Avrupa'daki bir yatılı okula sevk ettirirdim seni. Open Subtitles وإن لم يكن بسبب حقيقة أنه لا أحد سوف يقبلكك كنتُ لأشحنك إلى مدرسة في أوروبا الليلة
    Ve bu değerde bir gerçek, insanlığın varlığının doğasıyla ilgili, bizi kendimizi yoketmeye mi götürecek? Open Subtitles وإذا كانت الحقيقة بهذا الضخامة وأن معرفة كل هذه الطبيعة البشرية الموجوده حولنا يمكن أن تقودنا لندمرأنفسنا
    Dr. Adani'nin belirttiği gibi Emily'nin duyarlı bir insan olduğu bir gerçek mi? Open Subtitles هل هي حقيقة أن إيميلي كانت حساسة للقوى الخارجية كما تقترح الدكتورة إداني؟
    Aynı şeye eşit olan şeylerin, birbirlerine de eşit olduğu, kendinden ispatlı bir gerçek. Open Subtitles إنه حقيقة بديهية أن الأشياء المساوية للشيء نفسه مساوية لبعضها البعض
    Zamanın geçişi temel bir gerçekliktir ve, aslında, evrende tek bir gerçek şey olabilir. Open Subtitles مرور الزمن هو حقيقة ثابتة في الواقع , ربما تكون الحقيقة الوحيدة في الكون
    Birleşik İrlanda'nın bir gerçek ve hakkımız olduğuna inanıyorum. Open Subtitles أؤمن بأن إيرلندا المتحدة هي حق عادل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more