Bir gece, Jensen bir grup insanı öldürdü ve UMACI'nın yaptığını iddia etti. | Open Subtitles | ذات ليلة قتل جينسون مجموعة من الناس مدعيا أن البعبع هو من فعلها |
Araştırmacılar kahvaltıyı sürekli atlayan bir grup insanı topluyor ve onlardan her sabah kahvaltı yapmalarını istiyor. | TED | استقطب باحثون مجموعة من الناس لا يتناولون الإفطار دائماً وطُلب منهم تناول الإفطار يوميا. |
Ve hiçbir şeyin bir grup insanı bir şarkı gibi bir araya getiremeyeceğini. | TED | ويمكنها ايضاً أن توحد مجموعة من الناس بصورة لا يمكن لأي شيء أخر أن يقوم بها |
bir grup insanı azınlık oldukları için yargılamak ve bir grubu da azınlık olduğu için yargılamamak. | Open Subtitles | تمييز مجموعة من الناس لأنهم ينتمون إلى أقلية وعدم تمييز مجموعة من الناس لأنهم ينتمون إلى أقلية. |
São Tomé ve Príncipe ile olan şey, yeni bir şeyler öğrenmenin ve yeni bir hikaye derlemesi keşfetmenin yanı sıra, bir grup insanı bir araya getirip ortak bir yaratıcı çalışma olanağı sağlama şansıydı. | TED | عندما يتعلق الأمر بساو تومي وبرينسيب، كانت فرصة ليس فقط لتعلم شيء جديد واكتشاف مجموعة قصصيةٍ جديدةٍ، ولكن أيضا لضمّ شمل مجموعة من الناس وتسهيل السعي الإبداعي المشترك. |
Şöyle bir araştırma yapmışlar, bir süre için bir grup insanı diğerlerinden ayırmışlar, nüfusun geri kalanına oranla çapraz bulmacadaki yeteneklerini gözlemişler. | Open Subtitles | لقد قاموا بتلك التجربة. لقد قاموا بعزل مجموعة من الناس مع مرور الوقت ورصدوامقدراتهمفيألغازالكلماتالمتقاطعة... |
Genetik olarak daha güçlü olan bir grup insanı ayırdığıma inanıyorum... | Open Subtitles | الآن, أنا أعتقد أنني عزلت مجموعة من الناس الذين هم أقوى وراثيا... |