Bazen, oraya gittiğinizde, hemen hemen bir hayal kırıklığı vardır. | TED | بعض الأحيان حينما تصل، هناك ما يقرب من خيبة أمل. |
Üzgünüm, bayan... beni kendinize çekme başarısızlığınız dayanılmaz bir hayal kırıklığı olsa gerek. | Open Subtitles | أنا آسفة بإعتبار فشلك في إقناعي هي بالفعل خيبة أمل قاسية |
Çok büyük bir hayal kırıklığı olur, o kesin. | Open Subtitles | شئ مرقع جميل ، خيبة أمل كبيرة لا يمكننى أن أخبرك |
Ona bir hayal kırıklığı daha yaşatmak istememeyi düşündün. | Open Subtitles | كنت تفكرين انك لاتريدين ان يحدث لها خيبة امل اخرى في حياتها |
Harika bir erkek, yatakta çok iyi, bu tam bir hayal kırıklığı. | Open Subtitles | الرجل جميل، عظيم في السرير، أنه أمر مخيب للآمال جدا. |
"Hayat tam böyle bir hayal kırıklığı olabilir, değil mi?" | Open Subtitles | يمكن للحياة أن تكون مخيبة للآمال أليس كذلك ؟ |
Nasıl bir hayal kırıklığı yarattın bilemezsin. | Open Subtitles | يا لها من خيبة أمل تحولت إلى ما أنت عليه |
Sanırım şunu söylemem gerekiyor, korkunç bir hayal kırıklığı yüzünden buradasınız. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب أن أخبركي، أنتي في خيبة أمل كبيره |
Davanı bugün gözden geçirdik ve inceleme komitesi için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | .. لقد نظرنا بقضيتك اليوم ويجب أن أقر بأنه كانت توجد خيبة أمل للجنة المراجعة |
Ne kadar büyük bir hayal kırıklığı. Bu halı gerçek bir İran halısıydı. | Open Subtitles | يالها من خيبة أمل و السجادة إيرانية أصلية |
Aniden bir gün karşılaştığında da adam, bir hayal kırıklığı çıkıyor. | Open Subtitles | وفجأة تُقابلهم ،ويارجل يالها من خيبة أمل |
Bu gecenin sevilen bir gidişat, bir gelenek haline gelmesi ya da yine acı bir hayal kırıklığı olması tamamen size bağlı. | Open Subtitles | سواء كانت هذه الليلة ستترك أثراً لبداية جميلة لتقليد جديد في المصحة أو إن كانت خيبة أمل مريرة |
Bu sırada bu trajik bir hayal kırıklığı ile yüklü olan güzel bir şarkı ama gün boyu aynı şarkı tekrar tekrar çalıyor. | Open Subtitles | في هذه الاثناء، هذه الموسيقى جميلة وتحمل خيبة أمل مأسوية، لكن نفس الشريط مراراً وتكراراً طوال اليوم، |
Yani Yale hâlâ bir hayal kırıklığı sayılır. | Open Subtitles | أعني، جامعة ييل مازالت نوع ما من خيبة أمل |
Ve bana sürekli ne kadar büyük bir hayal kırıklığı olduğumu hatırlatırdı. | Open Subtitles | وذكّرَتني كم كنتُ خيبة أمل كبيرة لها |
Sen bir hayal kırıklığı ve hataydın. " | Open Subtitles | لقد كنتِ خيبة امل و خطئاً جسيماً" خطئاً جسيماً؟ |
Bu korkunç bir hayal kırıklığı mı, anne? | Open Subtitles | هل هذه خيبة امل عظيمة , والدتي ؟ |
Yoksa bugün, gerçek bir hayal kırıklığı olacaktı. | Open Subtitles | لأنك اليوم أصبحت حقاً مخيب للآمال |
Ama kesinlikle bir hayal kırıklığı olurdu. | Open Subtitles | لكن لكانت في النهاية مخيبة للآمال |
Ne büyük bir hayal kırıklığı. | Open Subtitles | ياله من تحطيم قلب. |
Eski erkek arkadaşımın koca bir hayal kırıklığı olduğu ortaya çıkmıştı. | Open Subtitles | صديقى الحميم السابق.. Ugh... تبين انه مخيب للامال |
Takım Cowboys'a karşılık verememekle kalmadı... aynı zamanda Güney Philadelphia'dan Papale tam bir hayal kırıklığı yarattı. | Open Subtitles | لم يكن الفريق فقط بل كانت مباراة مطلقة لرعاة البقر لكن لاعب الجنوب فينس بابالي كان كالتمثال فى ظهورة لاول مرة كمحترف |
Evet Bay Galavan, büyük bir hayal kırıklığı. | Open Subtitles | صدقت يا سيد (غالفان) إنه لأمر محبط للغاية |