Aynı yıl, 2004 yılında ülkenin bir diğer ucunda başka bir kütüphane inşa edildi ve görünüşü şu şekilde. | TED | في تلك السنة نفسها، 2004، في الجانب الآخر من البلاد، تم الانتهاء من بناء مكتبة أخرى. كانت تبدو هكذا. |
Andy bir kütüphane kurdu. Şimdi yeni bir projeye ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | و أخرون يبنون منازل من أعواد الكبريت لكن أندى بنى مكتبة |
Babam bana bu tür kitaplardan öyle çok verdi ki, bir kütüphane kurabilirim. | Open Subtitles | انتهيت منه، أعطاني أبي الكثير من الكتب يمكنني إنشاء مكتبة من كثرتها، أرجوكِ |
Toprağın altında yatan bir kütüphane buldum. Yüzlerce parşömeni okudum. | Open Subtitles | واكتشفت مكتبة مخباة تحت الارض وقرات اللفافات واحدة تلو الاخرى |
Evimizin karşısında bir kütüphane vardı ve klasik film koleksiyonu oldukça genişti. | Open Subtitles | لذا، أمام منزلي كانت هناك مكتبة .حيث يوجد فيها قسم الأفلام القديمة |
Çünkü yaşlı bir insan ölünce, bir kütüphane yanar. Bütün dünyada, kütüphaneler alevler içinde. | TED | لانه في كل مرة يموت فيها رجل عجوز من تلك الثقافات .. تُحرق مكتبة كاملة وعبر عالمنا .. للاسف المكاتب تشتعلُ ناراً |
Bu bir kütüphane, açık bir ev, bir konser salonu ve büyük bir park. | TED | إنه مبنى مكتبة. إنه بيت مفتوح، قاعة احتفالات موسيقية ومتنزه كبير. |
Ne zaman bir şaman ölse, bir kütüphane yanmış gibi olur. | TED | عندما يموت مطبب منهم كأنما مكتبة كاملة احترقت. |
Bu çocuklar bugüne kadar gerçekten bir kütüphane görmedi. | TED | وبدلًا من ذلك، قالوا، هؤلاء الأطفال لم يروا مكتبة قط. |
Geçen yıl San Francisco'daki bir kütüphane af çıkardı, hakları engellenmiş 5.000 kullanıcıyı aralarına kattılar. | TED | كانت هناك مكتبة في سان فرانسيسكو قامت بيوم العفو العام الماضي، ورحبوا مجددًا بخمسة آلاف مستخدم ممن كانوا محظورين. |
Gerçekten veya hayalen, her virüsün parmak izini içeren bir kütüphane kurduğunuzu hayal edebilirsiniz. | TED | تخيل إنشاء مكتبة ، واقعية أو إفتراضية لتصنيف ذلك بصمة لكل الفيروسات المعروفة |
Çok büyük bir kütüphane oluşturdu ve bu kütüphane birçok seçkin alim tarafından ziyaret edildi. | TED | استحقت مكتبة ضخمة، وكان يزورها العديد من العلماء البارزين. |
Bu eserim, Robin Hood Vakfı için dizayn ettiğim bir kütüphane. | TED | هذا عمل، مكتبة صممتها لصالح مؤسسة روبين هود. |
- Bir yerde, büyük bir karaağacın altına küçük bir kütüphane yapmak gibi... | Open Subtitles | مثل بناء مكتبة صغيرة تحت شجرة الدردار في مكان ما |
bir kütüphane görevlisi ve bir sekreter Hunt'ın bir kitaba baktığını söylüyorlar. | Open Subtitles | أمينة مكتبة و سكرتيرة تقولان أن هنت قد أخذ كتابا |
Ve geçtiğimiz 20 yıl boyunca, birçok ölümün yüzünden oluşan bir kütüphane derledim. | Open Subtitles | و على مدى السنوات ال 20 الماضية, لقد قمت بتجميع مكتبة من العديد من وجوه الموت. |
Okuldan atılma duruşmanı duyduğunda okul kuruluna yeni bir kütüphane bağışladı, iki koşulu vardı: | Open Subtitles | بعد إستلامه الإعلام عن جلسة طردك قام بسخاء بعرض مكتبة جديدة على الأوصياء بشرطين |
Toprağın altında yatan bir kütüphane buldum. Yüzlerce parşömeni okudum. | Open Subtitles | ووجدت مكتبة مخبئة أسفل الأرض لقد قرأت المخطوطات كلها |
Gizli bir kütüphane keşfettim ve oradaki parşömenleri tek tek okudum. | Open Subtitles | لقد اكتشفت مكتبة مُخبأة و تصفحت لفافة بعد لفافة |
Buralarda, avcılık ve et kurutma hakkında kitaplar bulabileceğim bir kütüphane ya da sahaf var mı acaba? | Open Subtitles | هل هناك مكتبة او محل كتب هنا اين ستجد كتبا وسط الصيادون والمزارعون؟ |