Git ve güzel bir kahvaltı yap dostum tamam mı? | Open Subtitles | أنصت، أدلف إلى هُناك وتناول فطوراً لذيذاً، يا رفيق، إتفقنا؟ |
Bütün sabah benimle sevişip daha sonra da beni gerçekten büyük bir kahvaltı yapmaya götürmeyi düşünüyordun. | Open Subtitles | كنت تفكر بممارسة الحب معي كل الصباح و من ثم أن تأخذني لتنناول الفطور |
Burada bir kahvaltı alabilmek için ne yapmak gerekiyor? | Open Subtitles | ماذا على الفتاة أن تفعل هنا لكي تحصل على الفطور ؟ |
Kibritiniz var mı acaba? Sağ olun. Güzel bir kahvaltı. | Open Subtitles | لن أتعاطى المورفين ثانية هذا فطار لذيذ |
Trende başka türlü bir kahvaltı olabilir mi? | Open Subtitles | هل هناك أي نوع آخر من الفطور على القطار؟ |
Hey restoran kızı yol için bir kahvaltı burritosu alablirmiyim ? | Open Subtitles | أنت يا فتاة المطعم هل أستطيع الحصول على وجبة إفطار. |
Sabah kalkıp uzun bir duş alan... hafif bir kahvaltı edip... kahvesini içen ve gazetesini okuyan... bir adamla başlayabilir... | Open Subtitles | أتدرين ، نبدأ بشاب يستيقظ في الصباح يستحم... يتناول وجبة افطار سريعه فنجان صغير من القهوه ، يقرأ الجريده |
Bilirsin işte, Tom'un yerinde belki bir kahvaltı tüm gün boyunca yatakta kalabilirdik. | Open Subtitles | (ربما نتناول الفطور في مقهى ( تومس نبقى في السرير طول اليوم , لا أعرف |
Bugün yaratanına kavuşacağın için sana sıkı bir kahvaltı ettirelim dedik. | Open Subtitles | سمعت أنك ستقابل صديق اليوم لذا فكرنا نرسل الولد شبعان إلى الموت مع فطور شهي في معدته |
Eğer adam gibi bir kahvaltı istiyorsanız, caddenin karşısına geçmeyin. Şey yapabilirsiniz, uh, 90'a sürüp, bir mil yukarıya, | Open Subtitles | إذا أردتما إفطاراً شهياً لا تذهبا للمحل المقابل للشارع بإمكانكما القياة ميلاً واحداً |
- Bu iyi bir kahvaltı değil, baba. - Bu büyük olmanın avantajı. | Open Subtitles | هذا ليس افطاراً جيداً يا ابى هذه ميزة كونى بالغاً |
Sağlam bir kahvaltı güne çok zinde başlamanı sağlaya-- | Open Subtitles | الفطور في الصباح يساعدك جيداً لبداية يومك |
Sonrasında adam akıllı bir kahvaltı yaparız, tamam mı? | Open Subtitles | وسنرى بخصوص تحضير فطور مناسب لك، اتفقنا؟ |
Bu gece gücünü topla diye sana güzel bir kahvaltı hazırlıyorum. | Open Subtitles | أعدّ لك فطوراً كبيراً، لكي تحافظ على قوّتك للّيلة. |
Bunun için çalışacak pek fazla vaktim yok, ama yine de bizim için lezzetli bir kahvaltı hazırlayacağım. | Open Subtitles | حسناً لا يوجد الكثير لكنني سأعدّ لكم فطوراً شهياً |
Bütün sabah benimle sevişip daha sonra da beni gerçekten büyük bir kahvaltı yapmaya götürmeyi düşünüyordun. | Open Subtitles | كنت تفكر بممارسة الحب معي كل الصباح و من ثم أن تأخذني لتنناول الفطور |
Bu sabah bir kahvaltı toplantısında olacağını söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ بأنّكِ ستحضرين إجتماع على الفطور هذا الصباح |
Açıkçası çok büyük bir kahvaltı yaptım. | Open Subtitles | حسناً، أنا أكثرت من الطعام على الفطور. |
Kibritiniz var mı acaba? Sağ olun. Güzel bir kahvaltı. | Open Subtitles | لن أتعاطى المورفين ثانية هذا فطار لذيذ |
Pekâlâ, belki de Hookfang'e küçük bir kahvaltı getirmişimdir. | Open Subtitles | جميل ، وربما احضرت لـ هوكفانج القليل من الفطور |
Belki de bizim eski meyve tezgahı numarasıyla ufak bir kahvaltı hazırlasak fena olmaz. | Open Subtitles | ربما يجب أن نسرع القليل من الفطور بعملية أحتيال في طاولة الفاكهة القديمة |
- Sadece bir kahvaltı. | Open Subtitles | هذه وجبة إفطار يقصد أنّ هذا ليس إجتماع عمل |
Bay Banks, Bay Donaghy sizin gibilerini sağlıklı bir kahvaltı gibi yer. | Open Subtitles | (سيد (بانكس)، السيد (دوناغي ،يأكل أمثالك ضمن وجبة افطار صحيّة |
İlk küçük bir kahvaltı. | Open Subtitles | نتناول الفطور أولاً |
Ve burada 20 sentlik bir kahvaltı ediyorsun zeki, becerikli ve görünmezsin. | Open Subtitles | - وها أنت هنا مع فطور بـ 20 سنت موهوبة,قادرة وغير مرئية |
Hastane yemeğinden sonra eminim acıkmışsındır. Sana güzel bir kahvaltı hazırlayacağım. | Open Subtitles | أراهن أنكِ تتضورين جوعاً بعد طعام ذلك المستشفى سأعد لكِ إفطاراً شهياً |
o zaman belki güzel bir kahvaltı yapma fırsatım olurdu. | Open Subtitles | كان من الممكن أن أتناول افطاراً لائقاً لمرة واحدة. |
- bir kahvaltı ayarladık ilk gününün sabahına yani, şu fazladan dar zamanı onunla geçiresin diye | Open Subtitles | وقمنا بترتيب وجبة الفطور في اليوم الذي تبدئي فيه. أتعلمي ،لكي يمكنكِ فقط أن تقضي وقتاً إضافياً معها. |
Ben de ailece bir kahvaltı yapabileceğimizi düşündüm. | Open Subtitles | لذا ظننت بأن بإمكاننا تحضير فطور عائلي |