Hayalet bir kolu vardı, dayanılmaz acıları vardı ve kımıldatamıyordu. | TED | كانت لديه ذراع وهمية، مؤلمة للغاية، ولم يستطيع أن يحركها. |
Aman Tanrım! Gelecekle ilgili imgeleminde bir kolu eksik diyordun. | Open Subtitles | يا ربّاه ، في رؤياك بالمستقبل لقد كان يفتقد ذراع |
Bu nedenle örnek toplayan, onları fırına koyan, parçalayan ve analiz eden bir kolu var. | TED | لذلك سيكون لديها ذراع آلية لأخذ العينات، و وضعها في فرن، و من ثم سحقها و تحليلها. |
Şu ana kadar kimse saldırının sorumluluğunu üstlenmedi ama terör uzmanları şimdiden bunun Amsterdam, Londra ve diğer Avrupa şehirlerinde bombalamalar yapan gruplardan daha karmaşık ve daha iyi finanse edilen, El-Kaide'nin yeni bir kolu olduğundan bahsediyorlar. | Open Subtitles | ولا زال لم يعلن أحد عن مسؤوليته عن الهجوم. لكن خبراء الإرهاب يتوقعون أن يكون هذا عمل جماعة جديدة... أكثر تهييئاً وأكثر تمويلاً من شعبة من "القاعدة"... |
Zayıflık veya kişisel bir özellik olmadığını... Kırık bir kolu kendi kendilerine iyileştiremeyecekleri gibi depresyonu da tek başlarına atlatmayı beklememeliler. | TED | ليس ضعفاً أو سمة شخصية ويجب ألا يفترضوا أنهم سيتغلبون عليه بمفردهم تماما كعدم قدرتهم على التعافي بمفردهم من كسر في الذراع. |
Birimiz bir kolu, öteki diğer kolu okşardı. | Open Subtitles | مثلاً، يتولى أحدنا ذراع ويتولى آخر الذراع الآخر |
- bir kolu bukadar incelikle ampute etmek sizede saçma gelmiyor mu sadece hastanın kısa süre sonra asılmasını görebilmek için? | Open Subtitles | الا تعتبره مضيعة لبتر ذراع بنجاح لتري المريض نفذ بعد قليل؟ |
Bir geyiğin hayatını kurtarmak yerine. bir kolu yerine dikeceğinizi ya da bir beyin ameliyatını izleyeceğinizi düşünmüşsünüzdür. | Open Subtitles | ظننتم أنكم ستعيدون ربط ذراع أو تشاهدون جراحة مخ |
Yaralı bir kolu olan kadın kâhya tarafından günlük işleri yapmaktan azat edilmiş ve kereste fabrikasında daha hafif bir iş yapmaya yollanmıştı. | Open Subtitles | المرأة التي لديها ذراع مصابة نقلها مراقب الأرض من العمل بالحصاد و كلفها بعمل أخف في منشرة الخشيب |
Stresliyim ve sefalet içinde yaşıyorum diye bebeğimin ekstra bir kolu istemem. | Open Subtitles | لا أريد أن تنمو ذراع إضافية لطفلي فقط لأني أعيش في بؤس ولأني مجهدة جداً |
bir kolu yukarıda sallanıyordu bükülmüş eli, arkadaşının umursamayan omzunda kuvvetli bir tepki gösteriyordu." | Open Subtitles | ولوحت ذراع واحدة بالتحية واليد المنحية سقطت بثقل الاحتجاج على كتف صديق غير منتبه |
Elinizi sıkardı ama sadece bir kolu var. | Open Subtitles | ستصافحك يداكنّ، لكنّ لديها فقط ذراع واحدة. |
Yani okul; hükümetin sorumluluklarını ne kadar çok alırsa o kadar da hükümete bağlı bir kolu olacağını söylüyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تقول، وأكثر الكلية يأخذ على المسؤوليات الحكومية، كلما يمكن علاجها مثل ذراع للحكومة. |
Bütün gün dondurma çıkarıyor, muhtemelen bir kolu ötekinden büyüktür. | Open Subtitles | إنها تقضي نهارها بغَرف المثلجات ربما لديها ذراع أكبر من الآخر |
Clock'un (Saat) bir kolu öbüründen daha uzun. | TED | والمدعو بـ"الساعة" لديه ذراع أطول من الأخرى |
Ve dedi ki, "Gönderdiğimiz çocukların 1.600'ü en az bir kolu eksik döndü. | TED | أتى لمقابلتي وقال: "1600 فتى من الذين أرسلناهم للخارج عادوا بدون ذراع كاملة على أقل تقدير. |
Yeni olanlar için söyleyelim, SD-6 Müttefikler'in bir kolu. | Open Subtitles | لأولئك منك جديد إلى المرح واللعب، SD-6 ذراع التحالف، |
Ancak terör uzmanları şimdiden, bunun yakın zamanda Amsterdam, Londra ve diğer Avrupa şehirlerinde meydana gelen patlamaları üstlenen El-Kaide'nin daha gelişmiş ve daha iyi finanse edilen bir kolu olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لكن خبراء الإرهاب يتوقعون أن يكون هذا عمل جماعة جديدة... أكثر تهييئاً وأكثر تمويلاً من شعبة من "القاعدة"... التي كانت مسؤولة عن تفجيرات (أمستردام) و(لندن) ومدن أوروبية أخرى. |