- Oh , bilmiyorum. Yardımcı müdürlerden biri beni bir müşteriyle yakalamıştı. | Open Subtitles | أحد المديرين المساعدين مسكني أمارس الجنس مع زبون |
Çok önemli bir müşteriyle, saat 7:30'da bir toplantı ayarladım. | Open Subtitles | أنا في الواقع جدولت اجتماعاً عند الساعة 7: 30 مع زبون مهم جداًً |
bir müşteriyle buluşmam vardı. Sana, eğer vakit çok geç olursa gelmeyeceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | كنت فى إجتماع مع عميل, أخبرتكِ أننى لن أعود للمنزل اذا تأخر الوقت |
Pardon, Marty. Yarım saat içinde Palm Springs'te bir müşteriyle buluşmam var. | Open Subtitles | آسف، مارتي لدي مقابلة مع عميل في بالم سبرنغز خلال نصف ساعة |
Meşhur bir müşteriyle iki, üç toplantı yeteri kadarından fazlası demek olacaktır. | Open Subtitles | جلستان أو ثلاثة مع العملاء المشهورين سيكون أكثر من كافى |
Bir kere de yasal bir müşteriyle çalışalım. | Open Subtitles | دعنا نحاول أجازة العميل بشكل قانوني لمرة واحدة. |
Ben potansiyel bir müşteriyle oynuyorum. | Open Subtitles | و هم انسحبوا للتوّ انا العب مع العميل المحتمل |
Ne bir müşteriyle konuştuğunu hatırlayan ne de arabasını otoparkta gören var. | Open Subtitles | لاأحدَ يتذكر أيَ زبون قد تحدثت إليهِ لاأحدَ يتذكر رؤية سيارتها بالرآب |
Diyeceğim bir müşteriyle toplantım vardı aslında. | Open Subtitles | حسناً، كما ترين أنا لدي بالفعل اجتماع مع زبون |
Kendimi satmadan bir müşteriyle anlaştım. | Open Subtitles | لقد وقعت مع زبون كبير دون الحاجة لقلة الحياء |
bir müşteriyle toplantıdaydım. Kontrol edebilirsiniz. | Open Subtitles | كنت في اجتماع مع زبون طوال فترة المساء يمكنك أن تتفقد ذلك |
Demek ki daha önce bir müşteriyle eve gittin. | Open Subtitles | الأن , قلت أنك قابلت حبيبك هنا اذا لقد ذهبت مع زبون الى المنزل من قبل |
Bu da yetmezmiş gibi, dün bir müşteriyle görüntülü konuşma yaparken iPhone'umu tuvaletin içine düşürdüm. | Open Subtitles | وبالأمس لقد سقط هاتفي الـ آي فون في المرحاض بينما كنت اتكلم على الفيديو مع عميل |
Yeni bir müşteriyle çalışıyorum. Bilmeni istedim. | Open Subtitles | لقد بدأت العمل مع عميل جديد وأردت أن تعرف |
- Konu ne? Potansiyeli olan bir müşteriyle akşam yemeğim var ve bana katılman çok iyi olur. | Open Subtitles | لدي عشاء مع عميل محتمل، وأحبّذ أن تنضمي إلي. |
Aksi ve bazen anlaşması güç bir müşteriyle olan toplantıdan bahsetti geçen, arama motoru iyileştirme süreci ile ilgili soru sormak için toplantı istemiş. | TED | أخبرتني عن اجتماع عُقد مؤخراً مع عميل فظ وصعب المراس أحيانًا الذي كان قد دعا إلى اجتماع لمساءلة التقدم في تهيئة محرك البحث. |
Kurban gecenin ilk saatlerinde sinirli bir müşteriyle yağIı güreş yapmış. | Open Subtitles | نعم، قال ان مركز فيينا الدولي التشحيم المصارعة في المساء في وقت سابق مع العملاء عدوانية. |
Kandy'nin dün gece bir müşteriyle kavga ettiğini söylemiştiniz. | Open Subtitles | قلت حصلت كاندي في مشادة مع العملاء الليلة الماضية. |
Bir kere de yasal bir müşteriyle çalışalım. | Open Subtitles | دعنا نحاول أجازة العميل بشكل قانوني لمرة واحدة. |
bir müşteriyle akşam yemeğim var. | Open Subtitles | هل لديك عشاء مع العميل. |