"bir meslektaşım" - Translation from Turkish to Arabic

    • زميل لي
        
    • في العام الماضي زميل
        
    • أحد زملائي
        
    Bir meslektaşım bunu dünyanın karanlık köşelerinde bir ışık yakmak olarak nitelendirdi. TED زميل لي وصف هذا العمل بـ إشعال شمعة .. في أكثر الأماكن ظلمةَ في العالم.
    Bir meslektaşım geçen ilkbaharda buraya o şeyi öldürmek için geldi. Open Subtitles زميل لي جاء هنا لمحاولة وقتل هذا الشيء الربيع الماضي.
    Bir meslektaşım söyledi. Open Subtitles لقد انتقل الرجل إلى الغرب في العام الماضي زميل لي ألمح إلي بذلك
    Bir meslektaşım söyledi. Open Subtitles لقد انتقل الرجل إلى الغرب في العام الماضي زميل لي ألمح إلي بذلك
    Bir meslektaşım gelecekti... ama yaralandı. Open Subtitles كان من المفترض أن يأتي أحد زملائي لكنه جرح نفسه
    Bir meslektaşım kısa bir süre önce Hollanda Büyükelçisi'ne coumadin yazmıştı. Open Subtitles زميل لي للتو أخضع السفيرة الهولندية لفحص طبي
    Belki, onun papa olduğunu bilmeyen Bir meslektaşım... başka bir yerde onunla görüşebilir. Open Subtitles ربما زميل لي لا يعرف أنه البابا... يمكن أن يقابله بعيداً عن هنا.
    Bir meslektaşım, iş birliğine dayalı öğrenme kuramı üzerinde çalışıyor. Open Subtitles زميل لي في جامعة كورنيل يدرس نظرية التعلم التعاوني
    Bir meslektaşım... daha önce bilmediğim birşey söyledi. Open Subtitles زميل لي أخبرني بشيء لم أكن أعلمه من قبل
    Onları, Bir meslektaşım James Green'den aldım. Open Subtitles اشتريتها من جيمس غرين، زميل لي.
    Diğer mermi yaralanması Bir meslektaşım sanırım. Open Subtitles المصاب الأخر بالطلق الناري، زميل لي.
    (Gülüşmeler) Bir arkadaşım, Bir meslektaşım, McGill Üniversitesinden Dr. Hans Larsson atavizmleri arıyor. TED (ضحك) زميل لي .. صديق اسمه الدكتور هانس لارسون من جامعة ماكجيل يعمل على عملية تنشيط التأسل الرجعي
    Berkley'de Bir meslektaşım ve ben Triceratops'a bakıyorduk. TED زميل لي في بيركلي (جامعة كالفورنيا) هو و أنا كنا نبحث في ترايسيراتوبس ( ديناصورات ثلاثية القرون)
    Bir meslektaşım geçen sene Atlanta'da bir Lyft taksi yolculuğu yaptı ve şoförü ile kütüphanelerden konuşmaya başladı, bizim yaptığımız gibi. TED قام زميل لي بركوب حافلة عبر مقدم خدمات التنقل "لافت" في أتلاتنا العام الماضي، وبدأ بالدردشة مع سائقه حول المكتبات، كما نفعل.
    Ortadan yok olan Bir meslektaşım için endişeleniyordum. Open Subtitles قلق على زميل لي قد اختفى
    Paris'teki Bir meslektaşım. Open Subtitles إنّه زميل لي من (باريس).
    Bir meslektaşım buna, ''müebbet cezayı bir kerede 30 gün yatmak'' der. TED أحد زملائي يُسمي ذلك "تقضية عقوبة مدى الحياة مقسمة لـ30 يومًا في المرة."

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more