O zamanlar bir milyonu aşkın Kuzey Koreli açlıktan öldü, ve 2003'te, ben 13 yaşımdayken, babamda açlıktan ölen insanlardan biri oldu. | TED | أكثر من مليون كوري شمالي ماتوا جوعاً في ذلك الوقت وفي عام ٢٠٠٣، عندما كان عمري ١٣ سنة أصبح والدي واحداً منهم |
Her sene, gelişmekte olan ülkelerde bir milyonu aşkın anne ve bebek, doğum sırasında temel temizlik şartlarını yerine getiremediği için yaşamını kaybediyor. | TED | حيثُ يموتُ أكثر من مليون أم وطفل كل عام في دول العالم النامي بسبب عدم توفر النظافة الأساسية فقط أثناء ولادة أطفالهن. |
Çin'in nüfusu bir milyonu aşkın 56 şehri var. | Open Subtitles | تملك الصين ستة و خمسون مدينة مع أكثر من مليون كتعداد للسكان |
bir milyonu aşkın avcı yüzlerce türde av hayvanının peşine düşüyor. | Open Subtitles | أكثر من مليون صيّاد يطاردون مئات الأنواع من الفرائس |
Mumbai'da fahişelik yapan bir milyonu aşkın çocuk var. | Open Subtitles | لدى بومباي أكثر من مليون طفل جانح |
Ofisime bir milyonu aşkın negatif girip çıktı. | Open Subtitles | هنالك أكثر من مليون |