Ve bir misafir götürmeme izin verdiler Ama güzel giyinmen lazım | Open Subtitles | الأن ، انا مسموح لي بأن احضر ضيف واحد معي للدعوة |
Bir teoriye göre de arabaya bomba yerleştirilirken bir misafir yargıcın dikkatini dağıtmış. | Open Subtitles | نظرية اخرى إستنتجناها أن هنالك ضيف أخر أشغل القاضِ بينما يتم زرع القنبلة |
Hiç gitmeyen bir misafir hakkında bir filmdi. | Open Subtitles | كيف عرفت هذا؟ إنه فيلم عن ضيف في منزل ولا يودّ الرحيل من 6 كلمات |
- Şuraya bir havuz koyduktan sonra çok daha hoş olacak, küçük bir misafir evi belki bir film odası. | Open Subtitles | سيكون الأمر أكثر إثارة عندما أضع حمام سباحة هنا و منزل للضيوف ربما غرفة لشاشة عرض |
Ayrıcalıklı bir misafir de olabilir veya bir kobay gibi bağlanabilir. | Open Subtitles | إما سوف يكون ضيفاً مميزاً أو أنه سيُربط كفأر تجارب مسكين |
Daha çok üçü birden. Kibar bir misafir ol. Anlayacaktır. | Open Subtitles | يبدو أنهم ثلاثة أيام فقط كن ضيف مؤدب , وهي ستتفهم ذلك |
Afedersiniz Rahatsız ettiğim için özür dilerim. bir misafir arıyorum Larry Zwibell. | Open Subtitles | المعذرة انا آسفة للمضايقة لكننا نبحث عن ضيف |
Etrafı dağıtmamaya bak. Çok önemli bir misafir bekliyoruz. | Open Subtitles | حاول أن تحافظ على المكان مرتباً نحن نتوقع وصول ضيف مهم |
Şatoda garip bir misafir var mı? Sahibi bunu giderken unutmuş. | Open Subtitles | هل ثمة ضيف لدينا مثير للإهتمام فى القصر ؟ |
Evet. Önemli bir misafir tekneyle geliyor ve onu karşılamamız lazım. | Open Subtitles | نعم, هناك ضيف مهم قادم من البحر ويجب أن نستقبله |
Teknik olarak, o bir misafir öğretmen ve hayır, bir ilişki yaşamıyoruz çünkü, dönem bitene kadar hiçbir şey yapmayacağımız konusunda anlaştık. | Open Subtitles | تقنيًّا ، فإنه ضيف محاضر و لا ، لسنا على علاقة لأننا اتفقنا على ألا نفعل شيئًا حتى انتهاء الفصل الدراسي |
Rusya Elçiliğinde bugün yapılan etkinliğe gelen bir misafir ile ilgili. | Open Subtitles | انه بشأن ضيف في حفل اليوم في السفاره الروسيه |
teknik olarak var, o bir misafir öğretmen, ve, hayır, bu bir ilişki değil çünkü sömestir bitene kadar hiç birşey yapmayacağımıza anlaştık. | Open Subtitles | تقنيًّا ، فإنه ضيف محاضر و لا ، لسنا على علاقة لأننا اتفقنا على ألا نفعل شيئًا حتى انتهاء الفصل الدراسي |
Ailelerin olayı şudur; odada bir misafir ağırlamak, misafirperverliği ait olduğu yere gönderir. | Open Subtitles | هنا يَكمُن شيء مع العائلات أمتلاك ضيف في الغرفة يأتي بالعداوة |
Ve çok kötü bir misafir olduğu için onu azarladım, ve onu yatağına gönderdim. | Open Subtitles | ولقد وبخته لأنه ضيف سيء وأخذته إلى السرير |
bir misafir evi inşa ederim, onlar da bütün kış orada kalırlar. | Open Subtitles | سأبني بيتا للضيوف, وسيكون بامكانهم البقاء كل فصل الشتاء. |
Merhaba millet, bir misafir getirdim. Provokatif yönetim biçimimi takdir eden birisini. | Open Subtitles | ،مرحباً ، لقد أحضرت ضيفاً إنه شخص يقدر أسلوبي الإداري الصريح |
Davetsiz bir misafir geldi. | Open Subtitles | أعتذر. ضَيف غير مُرحب بهِ يظهر. |
Sessizliğimi, kendime bu ülkede bir misafir olduğumu, panik yaratmanın işimden kovulmama neden olacağını, beni işimi iyi yapmaktan, hastalarımla ilgilenmekten ve oldukça gerekli araştırmaları yapmaktan alıkoyacağını hatırlatarak rasyonelleştirdim. | TED | وبرّرت سكوتي من خلال تذكير نفسي بأنني لست سوى ضيفة في هذا البلد. وبأن دق ناقوس الخطر من الممكن أن يتسبب في طردي، ويمنعني من القيام بالعمل الجيد، ورعاية مرضايا، والقيام بالأبحاث التي أنا في أشد الحاجة إليها. |
Yoruldum, Helen ve çok kötü bir misafir oldum sana çok teşekkürler ve Heck'e iyi geceler dilediğimi söyle. | Open Subtitles | انا متعبه , هيلين ولقد كنت ضيفه سيئه جدا لذلك فانا اشكرك وابلغى هيك تمنياتى بامسيه طيبه |
Aynı fikirde değilsen sana bir misafir olduğunu hatırlatmam gerekecek. | Open Subtitles | وإن كان لديك اعتراض، فعلي تذكرتك بكونك ضيفًا. |