"bir ofiste" - Translation from Turkish to Arabic

    • في مكتب
        
    • في المكتب
        
    • فى مكتب
        
    • مكتب فاخر
        
    • في مكتبٍ
        
    • في مكتبِ
        
    • أحد المكاتب
        
    bir ofiste oturmak ve kitaplar okumak. Bunlar beni mutlu ediyor, anliyormusun? Open Subtitles قد يبدو لك غريباً حياتي في نيويورك أجلس في مكتب أقرأ الكتب
    Kat ve Marie yıllarca West Virginia'daki Mercer County Mahkemesi'nin bodrum katında penceresiz bir ofiste çalışıyorlar. TED عملاَ معًا لسنوات في مكتب بلا نوافذ. في سرداب في محكمة بمقاطعة ميرسر غرب فرجينيا.
    Özellikle de seni anahtarın olmadan kilitli bir ofiste bulunca. Open Subtitles خصوصاً حين أجدك في مكتب مغلق ولا تملكين مفتاحه.
    Geleneksel bir ofiste, yılın 48 haftası aynı yerdesinizdir ve sadece üç veya dört hafta ayrı olursunuz. TED في المكتب التقليدي، أنت تتواجد في نفس المكان خلال 48 أسبوعًا في السنة ويمكن أن تبتعد لمدة ثلاثة أو أربعة أسابيع.
    Londra'da bir ofiste yönetim danışmanı olarak çalışıyordum. TED لقد كنت أعمل فى مكتب فى لندن كمستشارة إدارية
    Yine de söylemeliyim ki gerçek yöneticilerin bulunduğu bir ofiste oturmak çok hoş. Open Subtitles ولكن مع ذلك دعني أقول إنه من اللطيف أن تكون في مكتب , يشغله مدراء تنفيذيون حقيقيون
    O şey 29 Crescent'de bir ofiste çalışıyor. Open Subtitles أنه لا أنه يعمل في مكتب في شارع الهلال 29
    Harrison, Patrick Keating'i tahtadan uzakta bir ofiste tut. Open Subtitles هاريسون، ضع باتريك كيتون في مكتب بعيدٍ عن لوحة الصور
    Eskiden bir ofiste çalışıyordu, şimdi ise bir gezgin. Open Subtitles التي اعتادت العمل في مكتب ولكنها رحالة الآن.
    Beni kasvetli eski bir ofiste belirsizlik içinde çalışıp çabalarken bulacaksınız, hiç şüphesiz. Open Subtitles ستجدونني أعمل بجهد في الظلام في مكتب ممل وقديم بدون شك.
    Yani benim için burada büyük bir ofiste iyi bir maaşla çalışabilirsin veya orada o iğrenç üniformayı giyerek çalışabilirsin. Open Subtitles لذا يمكنك إما العمل بالنسبة لي هنا في مكتب كبير براتب كبير، و ... أو يمكنك العمل بالنسبة لي هناك،
    Ama buraya, inceleme altında olan bir ofiste düzeni sağlamak için gönderildim. Open Subtitles لكن أنا هنا لأستعادة النظام في مكتب موضوع تحتَ تدقيق شديد
    Valby'de yaşıyor. Bir mağaza müdürü ya da bir ofiste çalışıyor. Open Subtitles عاشت في فالبي إنها مديرة مخازن أو تعمل في مكتب
    Telefon kulübesi büyüklüğünde bir ofiste pusuda beklemek nasıl bir şey? Open Subtitles كيف يتم ذلك يمكنك كامنة في مكتب حجم كشك الهاتف؟
    Ayrıca, bir ofiste vakit öldürmektense arabalar üzerinde çalışmayı tercih ederim. Open Subtitles و أيضا، أنا أفضل أن أعمل على السيارات على أن أرهق نفسي في مكتب
    bir ofiste oturup birilerini öldürme emri vermenin insanları mıhlamaktan bir farkı yok. Open Subtitles الجلوس في المكتب واعطاء اوامر للآخرين بالقتل ليس مختلفا عن وضع رصاصه في قلب رجل
    Hep bir ofiste çalışmak istemediğini söylerdin. Open Subtitles دائماً ما تقول أنك لا تريد العمل في المكتب
    Ya eğer sana 50 yıl boyunca haftada 50 saat bir ofiste... hayatının sonuna kadar çalışmanı söyleseler? Open Subtitles ماذا اذا أخبرتك ان مجنون كان يعمل 50 ساعة ..فى الاسبوع فى مكتب لـ50 سنة وفى النهاية يخبروك انهم استغنوا عنك؟
    Bir tasarımcının elbisesi ile süslensen de, Çatı katında bir ofiste olsan da. Open Subtitles ولا حتى إذا زينته ببدلة للمصمم أو مكتب فاخر
    Hey, burada ödünç bir ofiste dizüstü ile çalışıyorum farkındasın heralde. Open Subtitles أنت، إني أعمل على كمبيوترٍ محمول في مكتبٍ مستعار
    Ve yine kendimizi lanet olasıca, tamamen işlevsiz bir ofiste bulduk. Open Subtitles مرة ثانية نَجِدُ أنفسنا في مكتبِ ذلك بالكامل شيء لعين
    bir ofiste tıkılıp kalmak, başkalarına ait paraları saymak. Open Subtitles ، اُحبس داخل أحد المكاتب ... أقوم بعد أموال شخصاً ما

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more