Sonsuza kadar sürüyor, bir okyanus zamanı gibi. | Open Subtitles | انها تمتدّ إلى الأبد، مثل محيط من الوقت. |
Avcılarla dolu bir okyanus, tek istedikleri bir sonraki et. | Open Subtitles | انها محيط من الحيوانات المفترسة, جميعهم يبحثون عن اللحم |
Çelik ve ateşten bir okyanus tarafından ülkesinden ve sevdiği kadından koparılmış ev hapsindeki biri gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر وكأنه رجل تحت الإقامة الجبرية. قطع من بلدي وامرأة أحب، و من محيط من الفولاذ والنار. |
Rastgelelikle dolu bir okyanus yaratıyor ve senin de umudunu yitirip bu sayılar arasında boğulmanı istiyor ama ben ufuk çizgisini görebiliyorum. | Open Subtitles | انها تولد محيطا من العشوائية و تريدك ان تفقد الأمل و تغرق في كل تلك الأرقام, لكني استطيع رؤية الأفق |
'Sevgili günlük, eğer çay her şeyi daha iyi yapıyorsa, 'bir okyanus dolusuna ihtiyacım var. | Open Subtitles | مذكرتي العزيزه اذا كان الشاي يجعل كل شيء افضل انا احتاج محيطا من الشاي |
Akıntıları olan bir okyanus. | Open Subtitles | إنه محيط ذو أمواج وتيارات. |
- Güzel bir okyanus. Ki Atlas okyanusu da. | Open Subtitles | إنه محيط جيد |
70'lerin başlarında, Roger Payne, bir okyanus akustik bilimcisi, sesin bu büyük yollar boyunca iletilmesinin mümkün olduğuna dikkat çeken kuramsal bir makale yayımladı, fakat çok az biyolog buna inandı. | TED | اذكر انه في بداية السبعينات قام " روجير بيان " وهو عالم محيطات صوتي بنشر ورقة بحث يشير فيها عن امكانية تناقل الصوت عبر تلك المساحات الكبيرة ولكن عدد قليل من علماء الأحياء صدقوا هذا |
Ailem beni ve kardeşlerimi öğütlerinin zırhlarıyla, bir okyanus dolusu alarmla korudurlar ki birisi gelip soluğumuzu çalmasın, bu deriyi bir hatıra yapmasınlar diye. | TED | أنشأنا أبواي، أنا وأخوتي، في درع النصيحة، محيط من أجراس الإنذار حتى لا يستطيع أحد سرقة النفس من رئاتنا، وحتى لا يستطيع أحد جعل هذا الجلد ذكرى. |
Tabii ki sana da bir okyanus dolusu bira alabiliriz. | Open Subtitles | وتكفي بالطبع، لتشتري لك محيط من الكحول. |
Epi , nalokson , vasopresin, lidokain bir okyanus . | Open Subtitles | ادرينالين,النالوكسون، فاسوبريسين و محيط من ليدوكايين(بنج موضعي)ّ |