Büyük hayvan sürüleri yiyecek ve su bulmak için aylarca göç ediyor ve bir olayın yaşamlarını değiştirmesini bekliyorlar. | Open Subtitles | ترتحل قطعان كبيرة من الحيوانات لشهور بحثاً عن الطعام والماء منتظرين حدثاً سيغيّر حياتهم كثيراً |
Yaşanılan travmatik bir olayın böylesi hafıza kayıplarına neden olması olası. | Open Subtitles | من المُمكن أنّها عاشت حدثاً أليماً سبب نوعاً من فقدان الذاكرة الرجعي. |
bir olayın, farklı verilere dayalı olarak, bir araya gelmesinden başka bir şey değil. | Open Subtitles | صورة طبق الأصل من حدث مصنوعمنأجزاءمختلفةللغاية، وكلها موجودة هنا، ليس في مكان آخر |
bir olayın görüntülerini zihnimde canlandırabiliyorum... ve içinde dolaşabiliyorum. | Open Subtitles | يمكني صنع صورة إفتراضية لحدث في مخي وبعدها يمكني تحليلها |
Ama eğer bir olayın yıkıcı olma ihtimali varsa, gerçekleşme ihtimali olmasa bile, ondan korunmak için ona önemli bir öncelik vermeye değer demektir, tıpkı evimize yangın sigortası yaptırmamız gibi. | TED | ولكن إذا كان الحدث محتمل أن يكون مدمرا، يستحق أن نولي اهتماما كبيرا له لتأمين الحماية ضده حتى إذا كان غير محتمل الوقوع، تماما كما نؤمّن على منزلنا ضد الحريق. |
Teori, rastgele oluşan bir olayın, aslında düzenin bir parçası olduğunu matematiksel olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | إنها دراسة الظواهر التي تبدو عشوائية لكن في الحقيقة تكون منتظمة ما يجعل منها أنتظاماً دقيقاً |
Evet ama ayrıca zamanın yine de akacağını ve Savage'in güç toplaması gibi çok büyük bir olayın genç piyonunu kaçırmakla durduramayacağımızı da söyledim. | Open Subtitles | أجل، وقلت أيضاً أن الزمن يأبى إلاّ أن يتحقق وإن حدثاً عالمياً كمنع وصول (سافاج) للسلطة لن يوقفه مجرد اختطاف بيدقه الشاب |
Çipin bu hale gelmesini kimse beklemiyordu. bir olayın görüntülerini zihnimde canlandırabiliyorum ve içinde dolaşabiliyorum. | Open Subtitles | إنه شيء تفعله الشريحة لم يتوقعه أحد يمكني خلق صورة إفتراضية من حدث في عقلي |
Kafamda ki bir olayın sanal görüntüsünü oluşturabilir ve içinde gezinebilirim. | Open Subtitles | يمكني صنع صورة إفتراضية من حدث في عقلي |
Çipin bu hale gelmesini kimse beklemiyordu. bir olayın görüntülerini zihnimde canlandırabiliyorum ve içinde dolaşabiliyorum. | Open Subtitles | إنه شيء تفعله الشريحة لم يتوقعه أحد يمكني خلق صورة إفتراضية لحدث في عقلي |
bir olayın görüntülerini zihnimde canlandırabiliyorum ve içinde dolaşabiliyorum. | Open Subtitles | يمكني صنع صورة إفتراضية لحدث في مخي وبعدها يمكني تحليلها |
Yazar olarak, bir kurgu yazmanın en önemli parçalarından birisinin hikayedeki bir olayın diğer bütün olayları nasıl etkileyeceğini öğrenmektir. Korku da aynı şekilde işler. | TED | ككاتب, أستطيع إخباركم بأنها جزء كبير من الكتابة الرواية عبارة عن تعلم التنبؤ بكيف يمكن لحدث في القصة التأثير على جميع الأحداث الاخرى الخوف يعمل بنفس الطريقة |
Yanlış bilgiyi sadece sadece bize imalı bir şekilde sorulduğunda değil, kasten veya bilinçsizce bize yalan yanlış bilgi veren diğer görgü tanıklarıyla konuştuğumuzda veya medyada daha önce yaşamış olabileceğimiz bir olayın yer aldığını gördüğümüzde de edinebiliriz. Bütün bunlar anılarımızın bozulmasına yol açar. | TED | نحصل على المعلومات المضللة ليس فقط إذا كنا كنت شككت في طريقة رائدة، ولكن إذا كان علينا التحدث إلى شهود آخرين الذين ربما عن قصد أو عن غير قصد تغذية لنا بعض المعلومات الخاطئة، أو إذا كنا نرى التغطية الإعلامية حول بعض الأحداث قد شهدنا، كل هذه توفر فرصة لهذا النوع من تلوث ذاكرتنا. |
Teori, rastgele oluşan bir olayın aslında düzenin bir parçası olduğunu matematiksel olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | إنها دراسة الظواهر التي تبدو عشوائية لكن في الحقيقة تكون منتظمة ما يجعل منها أنتظاماً دقيقاً |
Teori, rastgele oluşan bir olayın, aslında düzenin bir parçası olduğunu matematiksel olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | إنها دراسة الظواهر التي تبدو عشوائية لكن في الحقيقة تكون منتظمة ما يجعل منها أنتظاماً دقيقاً |
Teori, rastgele oluşan bir olayın aslında düzenin bir parçası olduğunu matematiksel olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | إنها دراسة الظواهر التي تبدو عشوائية لكن في الحقيقة تكون منتظمة ما يجعل منها أنتظاماً دقيقاً |