bir bakınız sadece. İkincisi ise gelecek teması altında yapılmış konuşmalar, aslına bakarsanız, bizi öyle bir pozisyona soktu ki ileride gerçekten ne olacağı konusunda neredeyse hiç bir fikrimiz yok. | TED | ومجالاتها. الثانية أنها وضعتنا في موقف حيث ليست لدينا أي فكرة عما سيحدث، في المستقبل. |
Bence onları kendilerini savunacak bir pozisyona sokmamak önemli. | Open Subtitles | أظنك تعرف من الهام عدم وضعهم في موقف دفاعي |
Beni gayet memnun bir şekilde... kendimi bilmeden eşek yerine düşürdüğüm bir pozisyona ittin. | Open Subtitles | بالطبع لا أنتِ وضعتني في موقف حيث جعلت نفسي أبدو كأحمق |
Lütfen, beni yalan söylemek zorunda bırakacak bir pozisyona sokma. | Open Subtitles | أرجوك، لا تضعني في موضع أضطر أن أكذب فيه |
Neden kendinizi bu kadar tehlikeli bir pozisyona sokuyorsunuz ki? | Open Subtitles | لكن لماذا تبقين في موضع حيث تشعرين فيه بهذا القدر من الخطر؟ |
Sonrasında, kollar zor bir pozisyona geçirilir, bunun gibi mesela. | Open Subtitles | تالياً، ذراعيه ستكون منصوبة بشكلٍ مستقيم, هكذا |
Bu yüzden rahatsız edici ve dışlayıcı bir pozisyona gireceğini sanıyorum. | Open Subtitles | أفترض أن هذا سيضعك في موقف غير مريح ولاتحسد عليه وتريد أن تكون |
Kurbanlarını karşılık veremeyecekleri bir pozisyona sokuyor, böylece onları kaybettiği objeler gibi fetişize ediyor. | Open Subtitles | إنها تضع ضحاياها في موقف يستحيل عليهن فيه مخطابتها بالتالي فإنها تحلم بهن كأنهم الأغراض التي أضاعتها |
Ama burada pisliği temizleyen bir pozisyona düşüyorum, yaşanmadan önce durduramıyorum. | Open Subtitles | ولكن ذلك يضعني في موقف لتنظيف الفوضى وليس إيقافها قبل أن تحدث |
Arkadaş olduğunuzu biliyorum, bu da beni garip bir pozisyona sokuyor. | Open Subtitles | أنا أعلم أنكُم أصدقاء وهذا ما يضعني في موقف مُحرج |
Seni, benim için yalan söylemeni gerektiren bir pozisyona soktuğum için üzgünüm ama bu konu seni ilgilendirmez. | Open Subtitles | ـ لقد كذبت من أجلك آسفة لأنني وضعتكِ في موقف اضطررتِ فيه للكذب من أجلي ولكن هذا لا يجعل الأمر من شأنك |
Bunun beni oldukça kârlı bir pozisyona getirdiğini söyleyebilirim babacık. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا يضعني الآن في موقف مفضل، أبي. |
Kendimi burada olacak bir pozisyona asla sokmazdım. | Open Subtitles | ما كنتُ أبداً لأضع نفسي في موقف حتى ينتهي بي المآل هُنا. |
Arkadaşlarından birini daha güçlü bir pozisyona koyuyorum ve sen onlara kefil oluyorsun. | Open Subtitles | أضع شخصًا آخر من قومكم في موضع سلطة وأنت تزكّين عليه. |
Yani insanlara ne kadar uygunsuz olmadığını göstermek için kendimi uygunsuz bir pozisyona mı sokmamı istiyorsun? | Open Subtitles | اذاً... انت تريدنني أن اضع نفسي في موضع غريب لكي أثبت للجميع كم انه ليس بغريب؟ |
Bu beni eşsiz bir pozisyona sokuyor. | Open Subtitles | وسأكون في موضع متميز. |
Sonrasında, kollar zor bir pozisyona geçirilir, bunun gibi mesela. | Open Subtitles | تالياً، ذراعيه ستكون منصوبة بشكلٍ مستقيم, هكذا |