Eğer birşeyle uğraşıyorsan, ne olduğunu bilmek istiyorum ve bu bir rica değil. | Open Subtitles | ,اريد اعرف ما هو وهذا ليس طلباً حسناً , سأخبرك بكل شئ |
Ve eğer merak ediyorsan bu bir rica değil. | Open Subtitles | و فى حالة إن كُنتَ تتسائل، فهذا ليس طلباً... |
Sokak'a gir. Dediğimi yap lütfen. Bu bir rica değil. | Open Subtitles | ثمّ التقاطع الثاني، والذي هو الشارع العاشر افعل ذلك فحسب رجاء، إنّه ليس طلب |
Efendim, saygım sonsuz ama bu bir rica değil. | Open Subtitles | سـيدي مع كامل احترامي هذا ليس طلب |
Patronum şunu anlamanızı istiyor, bu bir rica değil. | Open Subtitles | تتمنى رئيستي إنك تفهم إن هذا ليس بطلب |
Bu bir rica değil. | Open Subtitles | لم أكن أسألك. |
Bu bir rica değil, uyarıdır kız kardeşim. | Open Subtitles | و هذا ليس طلبا و أنما تحذيرا يا أختي |
Bu bir rica değil Mitch, sana buraya gelmeni... | Open Subtitles | انه ليس طلباً يا "ميتش" أنا آمُرُكَ بأن تأتي إلينا، |
Bu Ekselansları'nın huzurunda yapılması uygun bir rica değil. | Open Subtitles | هذا ليس طلباً لائق ليكون في وجود سموه |
Efendim, korkarım ki bu bir rica değil. | Open Subtitles | سيدى, أخشى أن هذا ليس طلباً -معذرةً؟ |
Bu bir rica değil. Görev. | Open Subtitles | هذا ليس طلباً هذا أمر |
Bu bir rica değil, kurallarımızın gereği. | Open Subtitles | إنه ليس طلباً ، إنه شرط |
Ve hayır, bu bir rica değil. | Open Subtitles | ولا، هو ليس طلب |
Bu bir rica değil, Detektif Welles. | Open Subtitles | ذلك ليس طلب ، ايها المحقق (ويلز) |
Bu bir rica değil. | Open Subtitles | هذا ليس طلب |
- Bu bir rica değil. | Open Subtitles | هو ليس طلب. |
Bak, bu bir rica değil. | Open Subtitles | انظر، هذا ليس بطلب. |
- Bu bir rica değil. | Open Subtitles | -لم أكن أسألك |