Zeminin altında bir sıvı var, ışık aldığında katılaşabilen bir sıvı. | TED | يوجد سائل تحت القاعدة، والذي يتم تجميده بواسطة الضوء. |
Peki, su dışında başka bir sıvı kullanarak başaramadığımız yaşam nedir? | TED | وماذا عن أشكال الحياة التي لا نعرفها، والتي تعتمد على سائل آخر غير الماء؟ |
Onun insan vücudu içinde bulunan kara bir sıvı olduğuna inandılar. | TED | لقد كانوا يعتقدون أنّ الحزن هو سائل أسود داخل الجسم |
İki kemiğin arasında eklem sıvısı yani synovial sıvı adında yoğun bir sıvı vardır. Bu sıvıda hiyalüronik asit ve lubrisin gibi uzun nemlendirici moleküller bulunur. | TED | إن الفراغ بين عظمتين مليئة بسائل لزج سوائل زليلية تحتوي على جزيئات طويلة زيتية مثل حمض الهيالورونيك ولوبريسين |
Biyolojik olarak ışık saçabilen bir sıvı salıyor. | Open Subtitles | فتقوم بإفراز دفعات من سوائل الإضاءة الحيوية |
Nihayet 15. günde kurtçukların kahverengi bir sıvı içinde yüzdüğünü görebilirsiniz.. | Open Subtitles | أخيراً في اليوم 15 تلاحظون أن الشرنقات تسبح في السائل البني |
Hiçbiriniz fen dersini hatılamadığına göre, size hatırlatayım bir sıvı çok bulaşıcı olduğu zaman, | Open Subtitles | تتذكر علم المادة ، دعنى أذكرك أذا كان هذا السائل معدي إلي حد كبير |
Sark'a sahte bir sıvı vereceğiz, o da bunu Khasinau'ya verecek. | Open Subtitles | سارك سيأخذ قاروره مزيفه الذى سيمررها الى كازانو |
Biliyorum, oraya dolan çift bileşenli bir sıvı bomba. | Open Subtitles | أعلم، إنها مفرقعة ثنائية لكنها قنبلة سائلة |
Yeşil, kalın bir sıvı çıkardı, bebeğin hava yolunu temizleyerek geçen bir dakika içinde de bebek nefes almaya başladı. | TED | ولقد استرجعت سائل أخضر كثيف، وخلال دقيقة من استطاعتها القيام بذلك و الشفط مرة تلو الآخرى، بدأت الطفلة بالتنفس. |
Everest Dağı'ndan daha kalın bir buz tabakasının altında 100 kilometre kadar derinlikte bir sıvı okyanus bulunuyor. | TED | تحت طبقةٍ سطحيّةٍ من الجليد أثخن من جبل إيفريست، يوجد هناك محيط سائل بعمق 100 كيلومتر. |
Bildiğimiz suyun aksine daha ağır hidrojen yapısı olan bir sıvı. | Open Subtitles | انه سائل يحتوى على ذره هيدوجين اثقل مما هى عليه فى الماء العادى |
Ve sağ üst göğüs kafesindeki bir yaradan yeşil bir sıvı akıyor. | Open Subtitles | لديه أيضا سائل أخضر يأتى من جرح فى ربعه الأعلى الأيمن |
Beyniniz normalden daha kalın bir sıvı tabakasıyla korunuyor. | Open Subtitles | دماغك محمية بطبقة من سائل سمكها يزيد عن المعتاد بثمن بوصة. |
Bezi şu şekilde yuvarlayıp anüsün içine doğru iteriz ki, vücuttan herhangi bir sıvı akmasın. | Open Subtitles | ..نلف القطن هكذا ، ثم ثم ندفعها بداخل المؤخرة حتى نمنع تدفق سوائل الجسم |
Eğer bir sıvı sızdırırsa, bırakın ve kaçın. | Open Subtitles | إذا بدأت تسرب أي سوائل فقومي برميها، وأهربي. |
Sonuçta metali eritebilen bir sıvı. | Open Subtitles | . السائل الذي يمكن أن يحترق خلال المعدن الصلب |
Ve, senin pençelerinde insanları felç eden bir sıvı var. Bir de kuyruğun tabi... | Open Subtitles | ومخالبك لديها هذا السائل الذي يشل الناس و لديك ذيل |
İkinci bir sıvı olduğuna dair dedikodular mı? | Open Subtitles | بالاضافه لشائعات عن قاروره ثانيه |
Bu Çin'de tezgah altında denenen deneysel bir sıvı. | Open Subtitles | هذه صورة سائلة تجريبية مازالت تجارب عليه فى الصين |