"bir sandalyede" - Translation from Turkish to Arabic

    • في كرسي
        
    • على كرسي
        
    • على مقعد
        
    Hey, 8 saatimi avukatın biri bana katil derken plastik bir sandalyede oturarak geçirdim. Open Subtitles مرحباً , لقد قضيت ثمان ساعات جالساً في كرسي بلاستيكي بينما مطارد سيارةِ إسعاف دَعاني بـ قاتل
    Askı ipinden bir sandalyede, 20 metre yükseklikte gün boyu sallanırdı. Open Subtitles تعلق رأساً على عقب طوال اليوم في كرسي من الحبال بإرتفاع 70 قدم عن الأرض
    Yakından bir bak. Antika ve arkalıklı bir sandalyede oturuyor. Open Subtitles هو يَجْلسُ في كرسي wingback أثري.
    Sert bir sandalyede tüm gün senin parmak ucunda dönmeni izlemek eğlenceli sayılmazdı. Open Subtitles الجلوس على كرسي صلب طوال اليوم أراقبك تدورين لم تكن فكرتي من المرح
    Yazar bu sözcükleri, Birleşik Devletler'de bir yerde, rahat bir sandalyede oturmuş yazarken ben de bu tam aynı şeyi kilometrelerce ötede, iğrenç, pis bir barakada, Polonya'daki bir imha kampında öğrendim. TED وبينما صاغ المؤلف هذه الكلمات، كان جالسًا على كرسي مريح، في مكانٍ ما في الولايات المتحدة، تعلمت الدرس ذاته تمامًا على بعد أميال في ثُكنة قذرة ووسخة في معسكر إبادة في بولندا.
    Saat üçe kadar sınıfın önünde minik bir sandalyede oturdum. Open Subtitles جلست خارج قاعة دروسها على مقعد صغير جداً الى الساعة 3.00
    Cennete gideceğini düşünmüştüm, ama bir sandalyede kafasında bir kurşun ile oturuyor. Open Subtitles ظننتها ستكون بالجنه لكنها تجلس على مقعد و في رأسها رصاصه
    bir sandalyede nasıI böyle uyuyabiliyorsun? Open Subtitles كيف تنام في كرسي كهذا؟
    Lanet bir sandalyede nasıI böyle uyuyabiliyorsun? Open Subtitles كيف تنام في كرسي لعين كهذا؟
    # Seni bir sandalyede havaya kaldıracaklar # Open Subtitles *سوف يرفعونك عالياً في كرسي*
    # Seni bir sandalyede havaya kaldıracaklar # Open Subtitles *سوف يرفعونك عالياً في كرسي*
    # Seni bir sandalyede havaya kaldıracaklar # Open Subtitles *سوف يرفعونك عالياً في كرسي*
    # Seni bir sandalyede havaya kaldıracaklar # Open Subtitles *سوف يرفعونك عالياً في كرسي*
    Tam olarak hiçbir şey. bir sandalyede oturup öylece durdum. Open Subtitles لا شيء حرفياً, جلست على كرسي وحدّقت النظر
    Abi, ezik olduğunu bilsem de ben de fasulye çuvalı bir sandalyede oturan bordrolu bir profesörüm. Open Subtitles يارجل ، حتى أنا أعلم أنك خبيث وأنا أستاذ جالس على كرسي ككيس قماش
    - Çünkü ben de bir sandalyede oturup "Anlatmak ister misiniz?" diyerek milyonlar kazanmak istiyorum. Open Subtitles ارغب بالجلوس على كرسي طوال اليوم واقول اخبرني المزيد
    Seni eski bir sandalyede otururken görüyorum. Open Subtitles أراك تجليسين على مقعد والدي القديم
    Karım şu anda bir sandalyede oturuyor. Open Subtitles زوجتي تجلس على مقعد في مكان ما
    Ama demin Myra'yı, kafasında bir mermiyle, bir sandalyede otururken gördün. Open Subtitles "لكن رأيت "مايرا تجلس على مقعد و هناك رصاصه برأسها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more