Mezuniyet törenine gidiyormuş gibi giyinmiştim ve beni hızlıca stüdyoya sokup dönen, tekerlekli bir sandalyeye oturttular. | TED | دخلت الأستوديو وكأنني ذاهبة إلى حفلة موسيقية، فأقحموني داخل الأستوديو وأجلسوني على كرسي دوار ذي عجلات. |
Neden,şu anda bile, bir sandalyeye oturuyorum... çayımı yudumluyorum ve el yazısı okuyorum. | Open Subtitles | حتى الآن .. أنا فقط جالس على كرسي احتسي بعض الشاي .. |
Bu yüzden de diğer insanlar bilardo oynayıp etrafta takılırlarken ben boş zamanlarımı bir sandalyeye bağlı ve kafamda çöp tenekesiyle geçiriyorum. | Open Subtitles | ما يعني أنه, بينما يلعب الأشخاص الأخرين البلياردو و يمضون الوقت00 كنت أقضي أوقات فراغي مقيدا إلى كرسي وعلى رأسي سلة قمامة0 |
Bu kadın Tracy Strauss ve sen onu bir sandalyeye mi zincirledin? | Open Subtitles | و أنت قيدتها إلى كرسي لهذا نحتاج إلى دعم أفضل |
O vahşilerin senin kanlı bedeninden arta kalanlarla beslenebilmeleri için seni yanlız ve bir sandalyeye bağlı halde bıraktı. | Open Subtitles | تركتك بمفردك مقيد في الكرسي فاقد الأمل , في انتظار ان يتم النيل منك بطريقة دموية |
Jerry şu anda şehrin bir yerinde bir sandalyeye bağlı vaziyette. | Open Subtitles | و الان , جيرى مقيد إلى مقعد فى مكان ما بوسط المدينة |
Sen onları sinirlendir, onlarda seni bir sandalyeye bağlasın ve havuzun dibine bıraksınlar. | Open Subtitles | أنت تغضبهم فيربطونك على كرسي ويتركونك في قعر مسبح |
Dur, 15 santimlik topuklularla buzlu bir sandalyeye çıkıp boynunu kıracaksın ve ben tozluk giymiş bir at ile tekerlekli sandalyede ağzındaki çubukla klavyeden "Üzgünüm, işe yarayacağını sanmıştım." yazan senle bir başıma kalacağım. | Open Subtitles | توقفي , انت ستسلقين على كرسي متجمد وانت مرتدية كعبا طوله 6 انشات وتكسرين عنقك وبعدها سأعلق مع حصان مرتدي بنطالا ضيقا |
Görebiliyorum ve sonunda sallanan bir sandalyeye sahip olduğum için ne kadar mutlu olsam da, artık eve gitme zamanının geldiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | استطيع ان ارى هذا , وبرغم سعادتي بالحصول اخيرا على كرسي يدور الا تعتقد ان الوقت قد حان لتعود للمنزل؟ |
Neden onu uykusuz halde kısa bir sandalyeye oturtup üzerinde lastik hortum kullanmıyoruz? | Open Subtitles | ماذا لو وضعناها على كرسي تحرم من النوم ,طريقة جيده للاعتراف |
bir sandalyeye bağlıyken şikayetlerinizi dinleyecek değilim. | Open Subtitles | لن أستمع لشكاويكم بينما أنا مُقيد على كرسي. |
Aynı zamanda da, 'Çocuklarını disipline ederken, dimdik ama altında şiltesi olan bir sandalyeye otur. | TED | وقالت لي، "عندما تخاطب أطفالك، إجلس على كرسي مريح مع سطح ليّن. |
O zaman, yeni bir sandalyeye ya da bir ofis idarecisinin halledebileceği bir şeye ihtiyacın olursa söyle. | Open Subtitles | إذن أعلمني إذا احتجت إلى كرسي جديد أو أي شئ تستطيع المسؤولة عن المكتب عمله لك |
Seni, yere çakılmış bir sandalyeye sıkıca bağlar milim bile hareket edemediğinden emin olurlardı. | Open Subtitles | كانوا يربطونك بشريط لاصق إلى كرسي مثبت في الأرض يديرون الشريط عليك مرتين ليتأكدوا من أنك لن .. تبرح قيد أنملة |
Bileklerimi birbirine kenetleyebilirsin beni çıplak olarak bir sandalyeye bağlarsın ağzımdan istediğin sözü alır, istediğin her şeyi yaparsın. | Open Subtitles | يمكنك ربط معصميّ تقيدني عارية إلى كرسي تضع الكلمات في فمي.. |
Bir an için, orada boş bir sandalyeye konuştuğunu zannettim, yani... | Open Subtitles | في لحظة إعتقدتك تتحدث إلى كرسي فارغ, لذا... |
Hiçbir şey yapamazsın çünkü ufacıksın, bir sandalyeye bağlısın ve kimse nerede olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | لأنّك صغير و أنتَ مقيّد إلى... كرسي, و لا أحد يعلم أين أنت. |
bir sandalyeye hapsolmuş şekilde gökyüzünde uçmak mı? | Open Subtitles | بينما قيد إلى كرسي تتحرك في السماء، |
O vahşilerin senin kanlı bedeninden arta kalanlarla beslenebilmeleri için seni yalnız ve bir sandalyeye bağlı halde bıraktı. | Open Subtitles | تركتك بمفردك مقيد في الكرسي فاقد الأمل , في انتظار ان يتم النيل منك بطريقة دموية |
Bunu bir sandalyeye bağlı olan kadın söylüyor. | Open Subtitles | قولي للمرأة المقيدة في الكرسي |
Bir baktım ki, ben...ben bir sandalyeye bağlıyım ve adam önümde oturuyor. | Open Subtitles | الشيء التالي الذي أعلمه وجدتني مقيداً إلى مقعد وهذا الرجل يجلس أمامي كيف كان يبدو؟ |