"bir savaşa" - Translation from Turkish to Arabic

• الى حرب
• حربٍ
• إلى معركة
• لحربٍ
• إلى حرب
• حرباً مع

Neden bizi umutsuz bir savaşa göndermeden evvel bu öngörüyü bize anlatmıyorsun?
-لما لا يتم التنبؤ على ذلك بدلا من سحبنا الى حرب يائسة؟

Amerika bir asırda ikinci kez kendi kıyılarından çok uzakta olan bir savaşa girmişti.
للمرة الثانية خلال قرن، تُجرّ الولايات المتحدة الى حرب عالمية بعيدا عن شواطئها الخاصة

Fark edileceğimden ve bunun bir savaşa yol açacağından korktular.
كانوا يهابون أنني ربما أصبح مُكتَشفًا، وذاك سيقود لاندلاع حربٍ.

Bir avuç eski kafalı geri zekalı karşıt tarafta yerini alıyor ve bizi anlamadığımız ve asla kazanamayacağımız bir savaşa sürüklüyorlar.
وضع فيه كهول حمقى يقاتلون في حربٍ لا نفهمها ونعجز عن الفوز بها

Haklısın, bu iş benimle Lemon arasında bir savaşa dönüştü.
أنت محقة أنا حوّلتُ هذا إلى معركة بيني و ليمون

Kuvvetlerimizi son bir savaşa çekmek, hepimizi kesin olarak yok etmek için!
لجذب قواتنا إلى معركة أخيرة. ليدمرنا مرةً واحدة وإلى الأبد.

Gerçekten çok kısa bir savaşa dönüşecektir.
هذا سيتحول لحربٍ قصيرةٍ بالفعل

Benim patronum değil ve bunu kesinlikle bir savaşa dönüştürmesin.
أنه ليس رئيسي، ولن أسمح له بتحويل هذا الموقف إلى حرب

Bunu bilmek hakkımız-- birisiyle bir savaşa falan mı giriyorsun?
نحن نستحق ان نعلم هل انت تبدأ حرباً مع احدهم؟

Sen ise bunu kimin planının daha iyi olduğuna dair bir savaşa döndürüyorsun.
أنت تحول هذا الى حرب غريبة حول من لديه الخطة الأفضل

Eğer bu bir savaşa dönüşürse, bundan asıl zararı alacak kişi Olivia olur.
بامكانها ايقاف الناس عن تطيير الطائرات نحو المباني أمي اذا تحول هذا الموضوع الى حرب

Böylece Seoul'da gerçekleşen nükleer saldırı Kuzey ve Güney arasında tüm dünyayı içine alacak bir savaşa neden olacaktı.
الارهاب النووي في سيئول سيؤدي الى حرب بين كوريا الجنوبيه و الشماليه

Ama tamamen yeni bir savaşa çekilmek üzereydim.
لكني كنت على وشك الحصول عليها و جذبت الى حرب جديدة ظاحنة

Arkadaşların kazanamayacakları bir savaşa girmemeliydi.
أصدقائُكَ لم يتوجب عليهم خوضُ حربٍ لا يمكنهم الإنتصارُ فيها

Ki bu da isyanı gerçek bir savaşa dönüştürebilir.
الذي قد يُحول هذا التمرد الصغير إلى حربٍ حقيقية

Bizi kazanamayacağımız bir savaşa soktuğuna inanıyorlar.
يظنون أنك أخذتنا إلى معركة كنت تعلم أننا لا نستطيع الفوز بها.

Bu yalnızca daha büyük bir savaşa yol açar. Anladın mı?
كل ذلك يؤدي إلى معركة كبرى، هل تفهمني؟

Şimdi de açık bir savaşa beni çekmek için kışkırtmaya uğraşıyor.
... و الآن يُحاول إستدراجي لحربٍ مفتوحة

Tüm bunların bir savaşa dönmesini hala önleyebiliriz.
. يمكننا إيقاف هذا الأمر من تحوله إلى حرب

Krakow ve Guangdong ile bir savaşa gireceğim. Savaşacak adama ihtiyacım var.
سأخوض حرباً مع (كراكو) و(غوغدونغ) وأحتاج إلى جنود على الأرض