| Fazla vaktin yok ve açıkçası fazla bir seçeneğin de yok. | Open Subtitles | ليس لديك الكثير من الوقت و فى الواقع ليس لديك خيار |
| bir seçeneğin var, anne. O biyolojik silahın patlamasını durdurmak için bir yol bulursak, o lanet olası kaynağa ihtiyacınız kalmaz. | Open Subtitles | لديك خيار, علينا إيجاد طريقة لإيقاف ذلك السلاح, لا حاجة للدم المصدر |
| Fakat seçeneğim yok. bir seçeneğin var. Hiç bir belgeyi imzalama. | Open Subtitles | دعني اقول لك انه لديك خيار وانك لن توقع هذه الاوراق اين هو اللقاء |
| Korkmak diye bir seçeneğin yok. | Open Subtitles | الخوف ليس خيارا |
| Tuzağa düşmüş hissediyorsun, hiç bir seçeneğin yok ve kontrol edemeyeceğin bir durumun ortasında kaldın. | Open Subtitles | ..... تبدو محصوراً وليس لديك الخيار و أصبحت بموقف لا يمكنك السيطرة عليه |
| Ama eğer ölürüm de ondan ayrılamam diye düşünüyorsan başka bir seçeneğin var. | Open Subtitles | لكن اذا لم تستطيعي وفضلت الموت على فعل هذا فأمامك خيار واحد متبقي |
| Başka bir seçeneğin yoktu, nefsi müdafaaydı. | Open Subtitles | و لكن لم يكن هناك خيار أخر, قد كان دفاعاً عن النفس |
| Bu senin olduğu kadar benim de hoşuma gitmiyor ama bir seçeneğin olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أحب الأمر أكثر منك ولكن لا أعتقد أن لديك خيار |
| Çünkü orada böyle bir seçeneğin olmazdı. | Open Subtitles | من الشيء الجيد بأنك لست في السجن لأنك ليس لديك خيار اخر هنالك |
| bir seçeneğin vardı Carrie, o da operasyona gölge düşürmemekti. | Open Subtitles | لكن كان لديك خيار, كاري لم يكن ليهدد عمليتنا |
| Onları bu duruma getirmek çok kötü ama başka bir seçeneğin yok. | Open Subtitles | أشعر بالسوء لجعلهم يمرون بأي شيء , ولكن... لم يكن لديك خيار. |
| Her zaman bir seçeneğin vardır. İki kötü seçenekten biri olsa bile. | Open Subtitles | لديك خيار دومًا، حتى لو كان بين خيارين سيئين. |
| İyi bir seçenek değil ama bir seçeneğin var. | Open Subtitles | ليس لديك خيار جيد ولكن لديك خيار |
| bir seçeneğin yok. İlaçlarını al. | Open Subtitles | ليس لديك خيار آخر تناول أدويتك |
| Korkmak diye bir seçeneğin yok. | Open Subtitles | الخوف ليس خيارا |
| bir seçeneğin daha var. | Open Subtitles | لديكِ خيارا آخر |
| Şimdi bir seçeneğin var. | Open Subtitles | لذا الآن أنت لديك الخيار |
| Birkaç saat içinde gerçekten de sadece tek bir seçeneğin olduğunu anlayacaksın. | Open Subtitles | في غضون ساعات قليلة، فسوف تدركين هناك في الواقع خيار واحد هنا. |
| yanlızca tek bir seçeneğin var bu bir kaçırmadır | Open Subtitles | الآن هناك خيار واحد فقط هذا اختطاف انا لا امزح |
| Hayat bana, her zaman bir seçeneğin olduğunu öğretti. | Open Subtitles | علّمتني الحياة أنّه هنالك خيار على الدوام |
| Başka bir seçeneğin yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لديك اختيار اخر |