Yani, yapmamak için çok da bir sebebin yok ama. | Open Subtitles | اعني, انا اعلم انه ليس لديك سبب لكي لا تفعلي |
İçeri girmek için senin de bir sebebin yok ki. | Open Subtitles | ليس لديك سبب مقنع لتذهب هناك ايضاً |
Bana güvenmediğini biliyorum, Jonathan. Buna bir sebebin yok | Open Subtitles | ،(أعرف بأنك لا تثق بي يا (جوناثان ليس لديك سبب لذلك |
Lamia, bu değersiz kadının ruhunu almak için bir sebebin yok. | Open Subtitles | -اصمتي (لاميا) ، بالتأكيد هناك طريقة لتعفي عن هذه المرأة البريئة |
Lamia, bu değersiz kadının ruhunu almak için bir sebebin yok. | Open Subtitles | (لاميا) , بالتأكيد هناك طريقة لتعفي عن هذه المرأة البريئة بالتأكيد أنها تستحق غفرانكِ |
Bak, biliyorum bana güvenmek ya da yardım etmek için bir sebebin yok... yaptıklarımdan sonra, seni Rafael için terk ettikten sonra ve seni o toplantıda kötü gösterdikten sonra. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس لديك سبب لتثق بي أو تساعدني بعد ما فعلته حيث تركتك من أجل (رافاييل) وأسأت إلى صورتك في ذلك الاجتماع |