Onu öldürmek için bir sebebiniz olduğu dün gece ortaya çıktı. | Open Subtitles | هل كان لديك سبب وجيه جدا لقتلها كما اكتشفت الليلة الماضية |
Ve böylece, beni suçlayıp kovmak için bir sebebiniz olacak. Kapı dışarı! | Open Subtitles | ..في الحقيقه لا أحد يستطيع وعدنها سوف يكون لديك سبب |
İyi bir sebebiniz yokmuş gibi göründüğünüzü değil de savaşta önemli bir rolünüz olduğunu söylüyorlar, Albay. | Open Subtitles | إنهم يُخْبِرونني أنك مُنْتَقِدْ لِلْحَرب , أيها الكولونيل أليس كذلك ؟ أنت لا يبدو أنه لديك سبب جيد |
Eminim geçerli bir sebebiniz vardır. | Open Subtitles | متاكد بان لديك سبب وجيه ليس هذا من شؤوني |
Bu gençleri tutuklamanız için bir sebebiniz yoksa, burada durabilirim. | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك سبب وجيه لاحتجاز هؤلاء الشبان القاصرين فإن ما تقوم به الآن هو عبارة عن التحرش بهم |
İkinci olarak hadi diyelim ki onun insan olduğunu düşünmeniz için iyi bir sebebiniz var. | Open Subtitles | ثانياً، قل أن لديك سبب وجيه واحد لتعتقد أنه إنسان |
Bize satmayacaksanız, aklıma gelenden daha iyi bir sebebiniz olsa gerek. | Open Subtitles | الآن، إن كنت لا توّد بيعه لنا يجب أن يكون لديك سبب مقنع غير الذي أفكّر فيه. |
Bize inanmak ya da güvenmek için bir sebebiniz de yok biliyorum. | Open Subtitles | وليس لديك سبب على الثقة أو الاعتقاد لنا. |
Sıçramanın arkasındaki fikir, eğer bir kişi veya ülke olarak, gerekli araçlar ve teknolojilere sahip olmadığınız bir durumda takılıp kaldıysanız, bir önceki jenerasyonun teknolojisine yatırım yapmanız için bir sebebiniz yoktur. | TED | الفكرة وراء القفزة النوعية هي إذا كنت شخص، أو بلد، في حالة حرجة حيث لا تتوفر لديك المعدات والتكنلوجيات التي تحتاجها، فليس لديك سبب لتستثمر في تكنلوجيات الجيل الماضي. |
Siz NYPD'dan değilsiniz ve burada olmanız için artık geçerli bir sebebiniz yok. | Open Subtitles | ولمْ يعد لديك سبب لتواجدك هُنا. |
Belki onu öldürmek için iyi bir sebebiniz vardı. | Open Subtitles | ربما كان لديك سبب وجيه لقتلها |
- Her hangi bir şüphe duymak için bir sebebiniz var mı ? | Open Subtitles | - هل لديك سبب في الشك في هذا ؟ |
İyi bir sebebiniz olduğundan değil. | Open Subtitles | أنت لا يبدو أنه لديك سبب جيد |
- Yani yüzüğü çalmak için bir sebebiniz yok. | Open Subtitles | -لذا لايوجد لديك سبب لسرقة الخاتم |
Bunun için bir sebebiniz olmalı. | Open Subtitles | يبدو أن لديك سبب لفعل ذلك. ؟ |
Bay Cahill, davayı düşürmemem için iyi bir sebebiniz olsa iyi olur. | Open Subtitles | سيد (كايهل)، من الأفضل أن يكون لديك سبب مقنع لكيلا أوافق على طلب السيد (سبيكتر) للردّ |
Bay Jarvis, sizi orada olmanız için geçerli bir sebebiniz var. | Open Subtitles | سيد (جارفيس)، لديك سبب جيد لتكون حاضر |