Uzun bir seyahat olsa gerek. Bütün giysilerinizi mi aldınız? | Open Subtitles | من النظر انها لرحلة طويلة جدا هل كل خزانتك هنا ؟ |
Uzun bir seyahat olsa gerek. Bütün giysilerinizi mi aldınız? | Open Subtitles | من النظر انها لرحلة طويلة جدا هل كل خزانتك هنا ؟ |
Teşekkürler Bay Carmody. Çok keyifli bir seyahat oldu. | Open Subtitles | . شكرا لك , يا سيد كارمودى . كانت رحلة ممتعة للغاية |
İskoçya'ya bir seyahat, güzel bir oturma odası takımı ve yeni bir araba. | Open Subtitles | حصلت على رحلة الى سكوتلاندا واثاث غرفة جلوس جميل وسيارة جديدة |
Kendimi hiç affetmiyorum, ama Noel zamanı yaptığım bir seyahat sırasında... | Open Subtitles | لكن أثناء سفري برأس السنة ...أقمت |
Hacca gitmeyi istiyorum. Mekke'ye kutsal bir seyahat. | Open Subtitles | ، نويت أن أذهب إلى الحج . "أو إلى الرحلة المقدسة إلى "مكة |
Bir kutu Küba purosu büyük bir şişe 18 yıllık malt birası ve Kuzey Işıkları'nı görmek için bir seyahat. | Open Subtitles | علبة من السيجار الملفوف يدوياً زجاجة كبيرة من الجعة عمرها 18 عام ورحلة لمشاهدة شفق القطب الشمالي |
Onun gideceği bir seyahat daha olmayacak artık son bir tanesi hariç. | Open Subtitles | فلم يعد هناك المزيد من الرحلات له ماعدا واحدة |
Ne mühim bir seyahat bu. - Bu delice , değil mi? | Open Subtitles | يا لها من رحلة رائعة هذه مجنونة، أليس كذلك؟ |
Bu kez sensiz gidiyorum. Testere, bana bir seyahat... ayarlamış görünüyor. | Open Subtitles | سأذهب إلى مكان ما و لكن بدونك (باتزو) اهتم بإجراءات رحلتي |
Sanırım Mystic Falls'a bir seyahat planlamak istiyor. | Open Subtitles | -أظنّه يودّ القيام برحلة لـ (ميستك فولز ). |
Siz havalı bir seyahat acentasısınız Bay Clarke. | Open Subtitles | أوه أنت لست وكيل سفر سيء السيد كلارك |
8 Ekim öğleden sonra, Regent Caddesi'nde bir seyahat acentasında değil miydiniz? | Open Subtitles | بعد ظهر يوم 8 أكتوبر ، ألم تكن فى مكتب سفريات بشارع ريجينت |
Önümüzdeki hafta bir seyahat mi planlıyorlardı? | Open Subtitles | ماذا، هل كانا يخططان لرحلة الأسبوع القادم؟ |
Şey, aslında biz buraya manevi bir seyahat için geldik, ama umduğumuz gibi olmadı. | Open Subtitles | حسنا, اصلا,اعتقد, اتينا هنا لرحلة روحانية, لكن هذا لم ينجح حقا |
Hayatım bir seyahat gibi ama pişman olmadım | Open Subtitles | حياتي كانت رحلة نحو العنف، و لكنها ليست واحدة ويؤسفني. |
Bir Aston Martin test sürücüsünün size arabanızı nasıl kullanacağınızı öğreteceği, istediğiniz herhangi bir yarış pistine tüm masrafları ödenmiş bir seyahat. | Open Subtitles | وهى أنك ستحصلُ على رحلة مدفوعة التكاليف إلى مضمارِ مِن اختيارك حيثُ يقوم سائقٌ مِن الشركة بتعليمكم كيفية قيادة سيارتكم |
Yeni işim, epey bir seyahat etmemi gerektiriyor. | Open Subtitles | وظيفتي الجديدة تتطلب سفري. |
Hacca gitmeyi istiyorum. Mekke'ye kutsal bir seyahat. | Open Subtitles | ، نويت أن أذهب إلى الحج . "أو إلى الرحلة المقدسة إلى "مكة |