Sen bir sinek kovalıyorsun ama bana salak diyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | إذن، أنت من يقوم بمطاردة ذبابة وفي عالمك، أصبحت أنا المغفل |
İşte bir sinek ve sineğin uçuş simülatöründeki büyük kızılötesi görünümü. Bu sineklerin oynamayı sevdiği bir oyun. | TED | هذه ذبابة وعرض كبير بالأشعة تحت الحمراء للذبابة في جهاز محاكاة الطيران، وهذه لعبة يحب الذباب أن يلعبها. |
(Gülüşmeler) Sinek doktoru, çabucak mikrobu taşıyan bir sinek türünü tespit etti. | TED | دكتور الذباب اكتشف بسرعة بأن هناك ذبابة واحدة قد حملت المرض لقد أعطى مدرسة الأطفال في الحي |
Sekiz veya dokuz yaşlarındayken cam kavanozda bir sinek yakaladım. | TED | عندما كنت في الثامنة أو التاسعة من العمر، حبست ذبابة داخل مرطبان. |
Örneğin bir sinek, saniyede 100 kare görebilir, | Open Subtitles | الذبابة فرضاً، بوسعها رصد 100 صورة في الثانية، |
85,000 farklı türü bulunur ve bunların arasında her ortamına mükemmel uyum sağlamış en az bir sinek türü vardır, buna bile. | Open Subtitles | يُشكلون 85 ألف نوع مختلف، ومن بينهم، ذُبابةٌ مثاليّة لجميع المواطن تقريباً، حتى هذا. |
Yakın arkadaşımız Venüs sinekkapanına gideceğiz ve bir sinek üzerine konduğunda yaprağın içerisinde ne olduğuna bakacağız. | TED | سنذهب إلى صديقتنا العزيزة، مصيدة فينوس هنا، وسنلقي نظرة على ما يحدث داخل الورقة عندما تهبط ذبابة داخلها. |
Ve bir sinek konduğunda -- Şimdi tüylerden birine dokunacağım. | TED | وهكذا عندما تهبط ذبابة سألمس واحدة من الشعيرات الآن. |
Kısa süre sonra, tuhaf görünümlü bir sinek odaya girdi. | TED | وسرعان ما طارت ذبابة سوداء غريبة في الغرفة. |
Yanıt bir sinek gibi çevremde vızıldıyordu. | Open Subtitles | وكان الجواب طنين متواصل من حولي وكأنها ذبابة. |
Patatesten nefret ediyorum. Bunda ölü bir sinek var. | Open Subtitles | أنا لا أحب هذه البطاطس هناك ذبابة ميتة في البطاطس |
bir sinek ilk kez yalnız girdiğimde benimle iletici poda girmiş. | Open Subtitles | .. ذبابة دخلت معي إلى حجيرة الارسال في المرة الأولى عندما كنت وحيداً |
Belki kehribarın içinde bir sinek olarak ya da deri bir şişe. | Open Subtitles | على شكل ذبابة من الكهرمان أو قنينة من جلد |
Zengin biri için, fakirlikten elinle kolayca kovacağın bir sinek gibi söz etmek çok kolay. | Open Subtitles | من السهل على الأغنياء الحديث الفقراء كما يتحدث عن ذبابة تضايقه فيهشها بعيدا |
Kapıya bir sinek konsa, hepsi çalmaya başlıyor. | Open Subtitles | ،لو أن ذبابة تهبط على بابهم الأمامي فإن جميع الأجراس تنفجر |
Zavallı, zararsız bir sinek. Buraya vızıltısıyla bize eşlik etmeye gelmişti ama sen onu öldürdün. | Open Subtitles | ذبابة مسالمة مسكينة جاءت بلحن طنينها الجميل هنا لتشيع بيننا البهجة |
bir sinek görmüş olabilirsiniz, hatta bir süper sinek, ama uçan bir eşek görmediğinize bahse girerim. | Open Subtitles | قد تكون رأيت ذبابة منزلية، أو حتى ذبابة عملاقة لكني أراهن أنك لم تر ذبابة حمار من قبل |
3 Eylül 1973'te saat 6'yı 28 dakika 32 saniye geçe dakikada 14.670 kez kanat çırpabilen, mavi bir sinek Monmartre'da, St. Vincent sokağına kondu. | Open Subtitles | في الثالث من سبتمبر 1973 في الساعة 6: 28و32 ثانية مساءا ذبابة زرقاء كانت قادرة على ان تضرب بجناحيها 70 ضربة في الدقيقة |
3 Eylül 1973'te saat 6'yı 28 dakika 32 saniye geçe dakikada 14.670 kez kanat çırpabilen, mavi bir sinek Monmartre'da, St. Vincent sokağına kondu. | Open Subtitles | في الثالث من سبتمبر 1973 في الساعة 6: 28و32 ثانية مساءا ذبابة زرقاء كانت قادرة على ان تضرب بجناحيها 70 ضربة في الدقيقة |
Böyle kafası olmayan bir sinek gibi, devam edemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكنك فقط التجول مثل ذبابة معدومة الرأس |
Fakat bu hızdaki bir sinek, detayları görme konusunda kaybeder. | Open Subtitles | لكن أفضلية الذبابة في السرعة، يعيبها التفصيل. |
İşin aslı, pencerede bir sinek vardı. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد كان ثَمّة ذُبابةٌ على النافذة. |