Öbür tarafta o yıl her iki günde bir, bir siyahi adam öldürüldü. | TED | على الجانب الآخر من المدينة، كان يُقتل رجل أسود بصفة يومية في ذلك العام. |
34 yaşındaki bir siyahi erkek Batı Baltimore'da markette vurulmuş. | Open Subtitles | رجل أسود في 34 تعرّض لإطلاق نار في بقالة غرب بالتيمور |
Ama bu ülkede yaşayan bir siyahi olarak başka insanların, sizin eşitlik mücadelenizle yakından ilişkili olan sivil haklarını umursaman gerekmez mi? | Open Subtitles | لكن .. بصفتك رجل أسود بهذه البلاد ألا يجب عليك الإهتمام بالحريات المدّنية للآخرين، |
Zengin bir siyahi olacağı konusunda, ona söz verdim. | Open Subtitles | لذا وعدتها بأنها ستكون سوداء لعينة ثرية. |
"Falanca tarihte, zengin bir siyahi olacağım." | Open Subtitles | سأصبح سوداء لعينة ثرية بحلول تاريخ كذا وكذا." |
Danny, küçük bir siyahi kızla küçük bir beyaz kız, ...birlikte at besliyorlarmış. | Open Subtitles | داني ، فتاة سوداء صغيرة و فتاة بيضاء صغيرة كانتا تداعبان الحصان معاً |
Yani şov temel olarak bu ve yardımcımda zihin okuyabilen seksi bir siyahi hatun. | Open Subtitles | لذا, هذا أساس البرنامج. وترافقني في تحركاتي فتاة سوداء مثيرة, تستطيع قراءة العقول. |
Karizmatik ve güçlü bir siyahi. | Open Subtitles | وقح , رجل أسود قوي |
Ve şimdi de bir siyahi adam bir çuval inciri berbat etti. | Open Subtitles | وفقط رجل أسود واحد" "أفسد كل شيء |
Ve kendisi bir siyahi. | Open Subtitles | وأنه رجل أسود. |