İnci kabzalı bir tabanca taşımanız dikkatimi çekti. | Open Subtitles | ولكنى لاحظت انك تحمل معك مسدسا يدويا مرصع باللؤلؤ |
Sonra Bayan De Bellefort bir tabanca çıkarıp Bay Doyle'u bacağından vurdu. | Open Subtitles | ثم سحبت الأنسة بيلافورد مسدسا واطلقت على ساق السيد دويل |
- Küçük bir tabanca sesi olmasın? | Open Subtitles | كان يمكن أن يكون عليه من مسدس صغير بدلا من سدادة الشمبانيا القديمة؟ |
Bir doların altına inerse, ağzına bir tabanca daya ve bil ki arkandayım. | Open Subtitles | دولار أقل، ضع مسدس في فمك واحرص أن أكون خلفك |
Geçen ay 22 kalibrelik bir tabanca satın almışsın. | Open Subtitles | أنت إشتريت مسدس من الطراز 22 الشهر الماضى |
bir tabanca, bir kurşunla onları durdurabileceğimizi düşündüysen... tekrar düşün. | Open Subtitles | و إن كنت تظن أن سلاح واحد و رصاصة واحدة يمكن أن توقفهم فكر ثانيةً |
Diyelim ki, Ed Bailey'nin çizmesinde... ufak bir tabanca sakladığını sana söyledim. | Open Subtitles | ماذا لو أخبرتك أن إد بايلى معه مسدس صغير مخبأ فى حذائه |
Bileğinde yedek bir tabanca falan yok mu? | Open Subtitles | ماذا الم تأخذى اي تمارين للدفاع عن النقس ؟ ألا يوجد مسدس فى قدمك |
Evet, bu bir tabanca. Dolu. | Open Subtitles | نعم، إنه مسدس صغير إنه محشو بالرصاصات |
- bir tabanca olmalı. | Open Subtitles | -لا بدّ أنه مسدس"ريفولفر " |
bir tabanca olduğunu biliyorum ama ne zaman bir tane aldın? | Open Subtitles | اعرف انه مسدس ولكن منذ متى كنت تملكين مسدس ؟ |
"... Polis, kadının çantasında Belçika yapımı bir tabanca buldu..." | Open Subtitles | بالحقيبة النسائية الصغيرة وجدت الشرطة مسدسا بلجيكيا |
Evet, tabii ya o büyük kızın odasında bir tabanca var. | Open Subtitles | حسنا هذه الفتاة الكبيرة لديها مسدسا في غرفتها |
Polisler arabayı aradıklarında susturucu takılı bir tabanca bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد فتشوا السيارة ووجدوا مسدسا مع كاتم صوت |
Tek atış. Yakından mesafe. Büyük olasılıkla 38 kalibreli bir tabanca. | Open Subtitles | طلقه واحده من مدى قريب محتمل من مسدس عيار 38 |
Bu yangın nasıl biliyor musunuz bir tabanca, ya yok? | Open Subtitles | أنت تعرف كيف تطلق النار من مسدس , إليس كذلك ؟ |
Bir doların altına inerse, ağzına bir tabanca daya ve bil ki arkandayım. | Open Subtitles | دولار أقل، ضع مسدس في فمك واحرص أن أكون خلفك |
Hapishanemde bir tabanca mı? | Open Subtitles | مسدس في سجني؟ هه؟ |
19. yüzyıldan kalma antik bir tabanca. | Open Subtitles | كان من القرن 19 مسدس من الطراز القديم |
Tip 70 bir tabanca. | Open Subtitles | مسدس من طراز 70 لقد رميته فى الخليج |
bir tabanca, bir kurşunla onları durdurabileceğimizi düşündüysen... tekrar düşün. | Open Subtitles | و إن كنت تظن أن سلاح واحد و رصاصة واحدة يمكن أن توقفهم فكر ثانيةً |
Kokpitte bir tabanca. Hepsi bu. | Open Subtitles | مسدس فى مقر القيادة هذا هو |
Evet, bu bir tabanca. Dolu. | Open Subtitles | نعم، إنه مسدس صغير إنه محشو بالرصاصات |
Lânet bir tabanca işte! Ne istiyorsun? | Open Subtitles | انه مسدس ملعون, ماذا تريد مني؟ |