| Çenesini kapalı tutmayı bilen bir tek o var tanıdığım bazı insanların aksine. | Open Subtitles | هو الوحيد الذي يعرف كيف يبقي فمه مغلقاً على خلاف بعض من أعرف. |
| İçmeyen bir tek o var, akciğer hastası. | Open Subtitles | هو الوحيد الذي لا يدخن. رئته متعبة |
| Imran Sahab, sınıra nasıl ulaşacağımızı bilen bir tek o var | Open Subtitles | سيد " عمران " ، هو الوحيد الذي يعرف الطريق الى الحدود |
| Ama aklıma gelen bir tek o var. | Open Subtitles | و لكن هي أول ما جاء ببالي |
| Ama aklıma gelen bir tek o var. | Open Subtitles | و لكن هي أول ما جاء ببالي |
| Sakinleş. Parasını hâlâ ödüyorum. Elimde bir tek o var. | Open Subtitles | إهدأ مازلتُ أدفع ثمنها إلى الآن إنها الوحيدة التي أملكها |
| İçlerinde ne yaptığını bilen bir tek o var gibi görünüyor. | Open Subtitles | ويبدو انه الوحيد الذي يعرف ماذا يفعل |
| Orada güvenebileceğim bir tek o var Frank. | Open Subtitles | إنها الوحيدة التي يمكنني أن أثق بها |
| Disk saklanıyor. Becca onu sakladı. Nerede olduğunu bilen bir tek o var. | Open Subtitles | الــ "هارد درايف" مختفي ، "بيكا" أخفته إنها الوحيدة التي تعرف مكانه |
| Yerini satmayan bir tek o var. | Open Subtitles | انه الوحيد الذي لم يبع موقعه |